Siyasi partilerde vaziyet ve manzara-ı umumiye (genel görünüm) hiç de iyi değil.
Parlamentodaki;
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan milletvekili değil, cumhurbaşkanı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu milletvekili değil.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener milletvekili değil.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu milletvekili değil.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan milletvekili değil.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu milletvekili değil.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal milletvekili değil.
Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan milletvekili değil.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli milletvekili.
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş milletvekili.
Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu AKP milletvekili.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar milletvekili, Eş Genel Başkanı İbrahim Akın milletvekili.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan milletvekili.
Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Mithat Sancar milletvekili, Eş Genel Başkanı Pervin Buldan milletvekili.
Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Mehmet Önder Aksakal milletvekili.
Tablo hiç de iç açıcı değil.
Neden diye soracak olursanız, parlamentoda 7 genel başkan milletvekili, 7 genel başkan milletvekili değil.
TBMM ilk defa böyle bir tablo ile karşılaştı.
CHP’de ‘güçlü genel sekretere veda’
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi cephesindeki manzara-ı umumiye ne durumda, biraz da ona göz atalım.
21 Aralık 2008 tarihli kurultayda tüzük değişikliği yapıldı, ancak uygulama tarihini o dönemin parti meclisinin belirleyeceği kayıtlara geçirildi.
Nitekim, parti meclisi de 01 Nisan 2010 tarihinde toplanarak, yeni tüzüğün bir sonraki Kurultay’da yürürlüğe gireceğine karar verdi. Bu karar da Yargıtay’a resmen bildirildi.
CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu, Baykal’ın istifasının ardından, genel başkanlığa aday oldu. Ve 22-23 Mayıs 2010’daki kurultayda Genel Başkanlığa seçildi.
Daha önce alınmış karar gereği aynı kurultayda, tüzük değişikliğinin de yürürlüğe girmesi gerekiyordu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı resmi uyarısını yaptı. CHP yönetimi de “öngörülen tüzük değişikliğini hayata geçirmeye” karar verdi.
Yeni tüzük uyarınca parti meclisi toplanarak 13 genel başkan yardımcısı ve bir genel sekreter seçeceğinin açıkladı. Yeni tüzüğe göre CHP’de “güçlü genel sekreter” modeli sona erdi.
Bunu yerine eşit güçte genel başkan yardımcılıkları oluşturuldu.
Özetlemek gerekirse güçlü genel sekreterlik döneminin sonra ermesiyle birlikte CHP hızla kan kaybetti.
Bu kan kaybı 14 Mayıs seçimlerinde de yaşandı.
Meclise CHP’lileri değil de Saadet, Gelecek, DEVA ve DP’lileri sokunca 169 milletvekili kazanmasına rağmen bu sayı 130’a düştü.
Hep ana muhalefet partisi olarak kaldı.