Bugün sizlerle son yerel seçimlerin ardından özellikle muhalefet partilerinin kazandığı il ve ilçe belediye başkanlarına ışık tutabilecek bir anımı paylaşmak istiyorum.
Bilindiği gibi 1998-2000 yılları arasında Samsun Valisi olan Metin İlyas Aksoy, Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’den bir ricada bulunur.
Sayın Valimizin talebi, Mustafa Kemal ve 18 silah arkadaşının 19 Mayıs 1919 sabahı Millî Mücadele ateşini yakmak üzere Samsun’a çıkışı sonrası, Mıntıka Palas’ta (Şimdiki Gazi Müzesi) yaptığı ilk toplantıyı sembolize eden mum heykellerinin yapılmasıdır.
Sayın Büyükerşen, bu talebi kırmayarak heykelleri yaparak Samsun Valiliğine armağan eder.
Bu heykeller uzun süre valiliğin zemin katında bulunan bir salonda muhafaza edildikten sonra Etnografya Müzesinde ziyaretçilere açılır.
Aradan yıllar geçer ve 2005 yılında Samsun Valisi olan Sayın Mustafa Demir, sivil toplum kuruluşlarına “Tarihi Eserlerimizi Onaralım Kampanyası” çağrısında bulunur.
O dönemde, ben de bir sivil toplum kuruluşu olan Atakum Rotary Kulübü Başkanlığını üstlenmiştim.
Kulüp olarak bu çağrıya olumlu cevap vererek, çok bakımsız durumda olduğunu bildiğimiz GAZİ MÜZESİ’ nin onarımını üstlenmiş ve Müzeyi restore ettirerek aslına uygun hale getirmiştik.
Asıl yerinin Gazi Müzesi olması gerektiğine inandığımız Mum Heykelleri de, Valimizin de onayı ile Gazi Müzesi’ne taşımış ve ziyaretçilerin izlemine sunmuştuk.
Gazi Müzesinin yenilenerek açılmasından bir süre sonra DSP Samsun İl Başkanı Sayın Enver Mertoğlu beni arayarak bir ricada bulunmuştu.
Sayın Mertoğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yılmaz Büyükerşen’in Ordu Belediye seçimlerinde DSP adayına destek vermek için Ordu’ya gitmek üzere Samsun’a uğrayacağını söyleyerek,
Sayın Büyükerşen’in önceki yıllarda Samsun Valiliğine armağan ettiği Mum Heykellerin hasar gördüğü yönündeki duyumları nedeniyle, heykelleri görmek istediğini ve benim de orada bulunmamı rica etmişti.
Partililerin, “Bizi Ordu’da bekliyorlar, lütfen gecikmeyelim uyarıları” ile Sayın Büyükerşen heykellerin bulunduğu soğutulan cam kabini açtırarak içeri girmiş, beni de yanına çağırmıştı.
Ardından da müzenin tanıtım görevlisi kızımızdan makyaj malzemelerini istemişti. Heykellerin sunumunu çok beğendiğini söylerken bir yandan da ikimiz sohbet ediyorduk.
Mum Heykelleri tek tek elden geçiriyor ve kolları ve kafaları çıkartıp yeniden takıyor, makyajlarını düzenliyordu. Sohbet sırasında ben de Sayın Büyükerşen’e, kafamı kurcalayan soruyu sorma fırsatını bulmuştum.
1980’lı yıllardan beri çok sık gittiğim Eskişehir’in çok hızlı geliştiğini ve kokudan çevresinden geçilemeyen Porsuk Çayı’nın dahi güzelleşerek Eskişehir’in bir Avrupa kenti haline geldiğini bilen birisi olarak,
Yılmaz Bey, “Siz belediye meclisinde 3 veya 4 üyesi olan küçük bir partinin (DSP) Büyükşehir Belediye Başkanısınız. Meclis’ten istediğiniz kararları çıkartmanızın zor olduğu ve Hükümetten de yeterince maddi destek alamadığınız bir gerçek.
Siz bu kadar büyük işleri nasıl yapıyor ve inanılması güç projelerin mali kaynağını nasıl gerçekleştiriyorsunuz?” Diye sordum.
Aldığım cevap beni şaşırttığı kadar, bütün muhalefet adına seçilmiş belediye başkanlarına moral verecek bir cevaptı.
SAYIN BÜYÜKERŞEN, “Belediyelere gelen gerek hazine ve gerekse İller Bankası kaynakları gereksiz işlere harcanmaz, yolsuzluklar önlenir ve kaynaklar kentin önceliklerinde kullanılırsa, böylesine önemli projeleri yapmaya yeterli oluyor” Diyordu.
İşte bu sözler hala kulaklarımda çınlıyor. Yerel seçimlerin yeni bittiği ve çok sayıda Büyükşehir ve kentte muhalefet parti adaylarının seçimleri kazanarak mazbatalarını aldığı günümüzde bu anımı paylaşmak istedim.
Nitekim Sayın Yılmaz Büyükerşen, daha sonra Anadolu’nun bozkırında sıradan bir kent olan Eskişehir’i plajı, devasa parkları, kenti baştan başa dolaşan metro hattı, Opera ve Balesi, Konservatuvarı, eğlence merkezleri ile bir Avrupa kenti yapmayı başardı.
Son seçimde de kendi yetiştirdiği bir bayan adayın, Eskişehir’e Büyükşehir Belediye Başkanı Seçilmesini sağladı.
Mum Heykellerin bulunduğu cam kabinde sonuç ne oldu diye merak ediyorsanız? Söyleyeyim. Dışarıdan tüm uyarılara rağmen Sayın Büyükerşen tam bir sanatçı kimliği ile sanırım çocuğu gibi gördüğü 18 heykeli adeta yeniden yarattı.
Sayın Büyükerşen ile yaptığım 1-1,5 saatlik sohbette edindiğim bilgi, “Hangi işi yapıyorsan, o işin sevdalısı olmalısın. İşini sevmelisin. Kamu hizmeti yapıyorsan, mutlaka dürüst olmalı ve sana teslim edilmiş emanete ihanet etmemelisin. Başarı ancak böyle gelir.”
Yerel yöneticilikte tarih yazan sanatçı ruhlu, bilge adam Sayın Yılmaz Büyükerşen’e, bir Samsun sevdalısı olarak teşekkürlerimi sunuyorum.
Umarım O’nun kent yönetim anlayışını, tüm seçilmiş belediye başkanları örnek alır.
İnanıyorum ki yerel yönetimler tarihi, Sayın Büyükerşen’i altın harflerle yazacaktır. Bundan sonra da yeni seçilen belediye başkanlarına ışık tutacağına inanıyorum.
Güzelliklerle dolu hafta dileklerimle.