Öncelikle şunu belirtmeliyim ki havaalanının isminin değişmesini gereksiz buluyorum.
Bunun birkaç sebebi var ama bir tanesinden bahsedeyim, sanırım bu bile yeterli gelecektir.
Hepimizin malumu şuan ülkemiz sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Ancak birlik olup kenetlenirsek bu sıkıntılı süreci az hasar ile atlatma şansımız olacaktır.
Atatürk isminin kaldırılıp Abdulhamid isminin konulması belli çevrelerde rahatsızlık yaratıp itirazların yükselmesine sebebiyet verecektir. Dolayısı ile bu gün böyle bir gerginliği kaldırabilecek bir durumumuz yok. “ Atatürk havaalanı demeye devam edilirse eskisi ile karışır” diye söyleyenlere de iyi niyetle yaklaşılırsa istişareler sonucu farklı bir çözüm bulunur diyoruz.
İlla Abdulhamid Han’ın isminin yaşatılması isteniyorsa yeni yapılan yerlerden birine verilebilir.
3. Havaalanının isminin değiştirilmesini eleştirenlerin sayısı hiçte az değil. Bu duruma birde şöyle bir itiraz var. Diyorlar ki; “ Abdulhamid Han yıkılan osmanlı devletinin padişahı ve osmanlının yıkılmasını bile önleyememiş bir padişah. Ama Atatürk yıkılıp bitmiş bir toplumdan yeni bir devlet kurmuş ve Cumhuriyeti milletimize armağan etmiştir” evet bu iki şahsiyeti birbiri ile kıyaslamak ya da birini diğerine tercih etmek ne kadar doğru olur bunu okuyucuların taktirine bırakalım.
Benim ise başka önerilerim olacak. Dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçe’nin isminin hava alanına verilmesinden hareketle bu teklifi yapıyorum.
Lagari Hasan Çelebi; 1632 yılında roket ile uçan ilk insan olarak Evliya Çelebinin seyehatnamesinde yerini almıştır. Lagari Hasan Çelebi daha sonra Kırım’a sürülmüştür. Ve tesadüfmüdür bilinmez ilk roket çalışmaları Ukrayna’da yapılmıştır ve Kırım ozamanlar Ukrayna’dadır.
Lagari Hasan Çelebi’nin ismi de hava alanlarından birinde yaşatılmalıdır.
Hezarfen Ahmet Çelebi; Yine Evliya Çelebi’nin seyehatnamesinde bahsettiğine göre Hezarfen Ahmet Çelebi Galata kulesinden boğazı karşıya kendi yaptığı kanatlarla uçarak geçmiştir. Oda Lagari’nin Kırım’a sürülmesi gibi Cezayir’e sürülmüştür. Bu iki şahsiyetin sadece Evliya Çelebi’nin seyehatnamesinde anılmasından dolayı bunların hayal ürünü olduğunu iddia edenler var.
Tarihin her devrinde insanımızın aklını küçümseyen ezikler olmuştur ve “ biz kimiz ki uçak yapacağız, biz kimiz ki otomobil yapacağız” diyen eziklere yine yakın tarihimizde rastlıyoruz. Çünkü her devirde böyle ezikler! Çıkabiliyor. Hezarfen Ahmet Çelebi isminin havaalanlarından birinde yaşatılması bir nevi hakkın teslim edilmesidir.
Vecihi Hürkuş; Türk pilot, Mühendis ve müteşebbis, Atatürk’ün istikbal göklerdedir sözü üzerine uçak ürettiği halde Türkiye’ye özgü! Bir şekilde hak ettiği itibarı ve karşılığı bulamamış! ülkemizin ihya olmasını sağlayacakken ağlamak! durumunda kalmış vatan sever bir kişidir. Onunda isminin havaalanlarından birinde yaşatılması gereklidir.
Nuri Demirağ; Ve Nuri Demirağ Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’nin demiryollarının yarısına yakınını yaptığı için Atatürk tarafından Demirağ soy ismi verilmiş vatansever bir müteşebbistir. Onunda havacılığımıza verdiği katkıları yakında ayrı bir yazı konusu yapacağız. Bu isimlerin hava alanlarında yaşatılması önemlidir. Bu isimler pistlere de verilebilir aprona da verilebilir. Ama mutlaka biryerlerde yaşatılmalıdır. Bir ülke değer üretenlerinin kıymetini bilmelidir.