Daha önce söylemiştik, yine söylüyoruz; yatırıma karşı değiliz. Ama aklımızla alay edilmesine de müsaade etmeyiz.
Biz, böyle bir santralin Çarşamba Ovası’nın yüreğine yapılmasının sakıncaları olduğu yönünde bilgilere sahibiz. Hiçbir bilim insanının da, “ovada santral kurulabilir, etrafa da zararı olmaz” diye bir beyanına ya da çalışmasına rastlamadık.
Varsa böyle bir iddia ya da rapor bize de ulaştırsınlar.
Ama Çorum’un dağına yapılan, etrafında yaşam alanı bulunmayan, kıraç topraktaki santral ile Çarşamba’ya kurulmak istenen santralin kıyaslanması doğru değil.
Çarşamba’ya kurulmak istenen santral, kapasite olarak Çorum’dakinin beş katından daha güçlü. Böyleyken bir kıyaslamaya gitmek akıl tutulması ya da milleti kandırmaktır.
Santralin Çorum’da zararsız olması buraya zarar vermeyeceği anlamına gelmez. Kimse bu kıyaslamayı yapanların sözüne itibar etmesin. Kıyaslama, emsal güç ile yapılır.
Günler sonra nihayet Sayın Çiğdem Karaaslan’dan ses geldi. Bir bilirkişi heyeti istediğini basın yolu ile kamuoyuna duyurdu. Gecikmeli de olsa bu olması gerekendi. Zararın neresinden dönülse kardır.
Ama Sayın Karaaslan’ın seçim bölgesine böyle bir santral kurup ona bilgi vermemek ya da bilgi verildiyse bu çalışmayı ruhsat verilmeden yaptırmamış olunmasını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
Biz, bilim insanlarının ÇED ile SED etki değerlendirmesini istiyor ve bekliyoruz. Niye bu gizlilik? Yangından mal mı kaçırıyorsunuz? Tabii ki endişeliyiz, tabii ki sürecin nasıl işletildiğini gördüğümüzden itiraz edeceğiz. Bizim kaygılarımız sadece bugün ve sadece kendimiz ile ilgili de değil.
Bilim insanlarının bahsettiği bir gerçek var; o da bizi de endişelendiriyor. Bilim insanları, küresel ısınmadan dolayı önümüzdeki yıllarda Türkiye’de Karadeniz dışında kalan bütün ovalarımızın çölleşeceği uyarısını yapıyor. Çarşamba Ovası bugün üretimde yetersiz olabilir ama bütün ovalar çölleşirse o zaman mecburen daha verimli kullanılacaktır. Onun için korunmalıdır.
Biz, diyoruz ki; endişelerimiz var.
Siz, diyorsunuz ki samanınız değerlenecek.
Biz, diyoruz ki su kaynaklarımız yok olabilir.
Siz, diyorsunuz ki Mecitözü’ne de yaptık, orada sıkıntı yok.
Biz, diyoruz ki zehir soluma ihtimalimiz var.
Siz, diyorsunuz ki filtre edeceğiz.
Biz, diyoruz ki geleceğimiz kararabilir.
Siz, diyorsunuz ki elektrik üreteceğiz, aydınlanırsınız.
Yani bizim dinlediğimiz bilim insanlarının, “zararlıdır” iddialarına karşılık santrale saman satmış birkaç köylünün ve bir iddiaya göre “para aldığı” söylenen bazı gazeteci ve oda başkanları dışında santral faydalıdır diyen kimse yok.
Yani makul ve mantıklı bir savunma ortaya koyamıyorsunuz.
Bu arada Cumhuriyet savcılarından para iddiaları ile ilgili bir araştırma beklemek hakkımız olsa gerek.
Sayın Karaaslan, santral konusunda bilim insanlarının ivedilikle bir çalışma ortaya koyup bunu kamuoyu ile paylaşılmasını bekliyoruz.
Öyle gizli kapılar arkasında hazırlanmış raporlara itimat edilmeyeceğini de bilmenizi isteriz.
Evet, Samsun’lular, bazılarınızın bünyesi zehire alışkın olabilir ama anlaşılan siz durumun vahametini henüz kavrayamamışsınız.
Tekkeköy’e bir bakın; zehir solumaya devam edeceksiniz ve ovanızda ürettiğiniz ürünler değer kaybedecek.
Bu santrali Terme’li vatandaşlarımız mücadele edip nasıl kurdurmadı ise aynı şekilde Çarşamba’lı vatandaşlarımızın da bölgelerinde santralin kurulmasına engel olmak ellerinde.
Sizler sahip çıkarsanız önünüzde kimse duramaz.
Yoksa birkaç köşe yazarı, birkaç toprak sahibi ve birkaç STK’nın önleyebileceği bir durum değildir.
Hep birlikte direnirsek bu santrali engeller, çocuklarımızın geleceğini kurtarabiliriz.
En son çare yüzlerce otobüs ile Samsun’u külliyenin önüne götürüp Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı bilgilendirmek olacaktır.