Kimisi, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan için ölür!
Kimisi, Rahmetli Necmeddin Erbakan hocam için ölürdü!
Kimisi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk için ölürdü!
Kimisi, sevdiğini, sevgilisine isbatlayabilmek için, sevdiği için ölür!
Kimi anne baba da evlatları için ölür!
Kimisi, dini, diyaneti, inandığı değerler ve vatanı için ölür!
Bunların en mantıklısı, en akla yatanı bir anne veya babanın evladı için canını feda etme ihtimalidir.
Bir de dini değerleri için veya vatanı için canını feda etme ihtimali mantıklı olabilir.
Diğerleri tamamen duygusal ve ancak film senaryolarında yaşanması mümkün görünüyor.
Bir insanın sevdiği için ölmesi ya da ölümü göze alması çok sağlıklı bir düşünce değil.
Oysa insanlar birbirleri için öleceklerine birbirleri için yaşasalar ve sizin için ne yapabiliriz diye kafa yorsalar yapabilecekleri makul ve mantıklı birşeyler mutlaka bulabilirler.
Oysa her insan dünyaya yaşamak hem de insana çizilmiş sınırlar içinde yaşamak ve bu yaşamının sonunda imtihan olunmak için gönderilmiştir.
İnsan, mutfak ile tuvalet arasında hortum görevi görsün diye gönderilmemiştir.
İnsan, onu dünyaya gönderen Rab’bini tanısın, bilsin, onun buyurduğu gibi yaşasın ve ömrünü Rab’binin ön gördüğü şekilde tamamlasın diye gönderilmiştir.
İnsanı Yaradan, insana bedenini emanet etmiştir.
İnsan, bedenini nerede ve nasıl eskittiğinin hesabını verecektir.
İnsan, bedenine nasıl davrandı, ne yedi, nasıl yedi, ne kadar yedi, nasıl yaşadı bunların hepsinden hesaba çekilecektir.
İnsan, sağlığına dikkat etmekle yükümlüdür.
İnsanın sağlıklı yaşayabilmesi için günde iki öğün yemesi ve doymadan yemeyi kesmesi tavsiye edilmiştir.
Hatta midenin üçte biri yemeğe üçte biri suya üçte biri de hava için ayrılmalı diye tavsiye olduğu söylenmektedir.
Yani anlaşılacağı üzere insana canı emanet, yani canın sahibi değiliz ki öyle sana veririm ona veririm diye tasarrufta bulunma hakkımız olsun.
Öyle olsa insana canına kıyma özgürlüğü verilirdi, insana canına kıyma hakkı verilmediğine göre başkası için canını verme hakkı da verilmemiştir.
İnsana canı emanet, peki bununla bitiyor mu? Tabii ki hayır insana hısım akrabası emanet, dünya ve çevresi emanet, komşusu da emanet. İnsan, sısım akrabaya bakmakla yükümlü.
İnasan, komşusu açken tok yatamaz diye uyarılmış.
İnsan, çevresinden ve dünyadan sorumlu onu hoyratça kullanamaz, etrafı kirletemez, dünyayı gelecek nesillere yaşanabilir bir şekilde taşımakla yükümlüdür.
Yani insan bu kadar sorumluyken biri için canını vermesi mantıklı değil.
Zaten bu söz inandırıcı da değildir. Kimse bu sözü söyleyenin samimiyetine inanmaz.
Kimse bizim için canını vermesin. Bir gün, günü gelince herkes kendisi için ölecektir.