Komedyen, tiyatro ve sinema oyuncusu Levent Kırca 28 Eylül 1950 tarihinde Samsun’un Ladik ilçesinde dünyaya geldi. 12 Ekim 2015 tarihinde karaciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.
İlk kez 1964'te Ankara Devlet Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. Ankara Birlik Tiyatrosu ve Halk Oyuncuları'nda çalıştı. Çok sayıda televizyon dizilerinin yapımcılığını üstlendi. 22 yıl boyunca televizyon ekranlarında Olacak O Kadar adlı programlar ile izleyici ile buluştu.
1978’de sinemaya geçerek filmlerde oynadı.
1998 yılında 33. Türkiye Hükümeti'nde Kültür Bakanlığının tavsiyesiyle verilmeye başlanan Devlet Sanatçısı unvanına lâyık görüldü.
Kırca'nın bu unvanı Nisan 2015'te geri alındı.
Saint Petersburg Bal Mumu Heykelleri Müzesi'nde heykeli olan nadir Türk sanatçılardan biri oldu.
Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim üyeliği yaptı. Levent Kırca Mart 2009 yerel seçimleri için Demokratik Sol Parti'den Üsküdar Belediye Başkanlığı için aday oldu.
30 Mart 2014 günü yapılan yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına İşçi Partisi'nden aday gösterildi.
2015 yılında yakalandığı karaciğer kanseri nedeniyle kemoterapi tedavisi görmekte olduğu Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 12 Ekim 2015 gecesi saat 02.40'ta yaşamını yitirdi. Cenazesi, 13 Ekim 2015 Salı günü Levent Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Samsunlu sanatçı Levent Kırca ile gazeteci Miraç Öztürk bir röportaj yapmıştı.
Röportaj 20 Aralık 2009 tarihinde yayınlanmıştı.
Levent Kırca verdiği o röportajında sanata bakış açısını ve tavrını anlatmış, Samsun ile ilgili düşüncelerini de paylaşmıştı.
Özetlemek gerekirse Belediye başkanlarına sitem etmişti.
İşte Samsunlu tiyatrocu Levent Kırca ile yapılan unutulmaz o röportajda Levent Kırca Samsun ile ilgili ne demiş bakalım:
“(…) Elbette ki Samsun’u seviyorum. Çok değerli akrabalarım var. Samsun’u şehir olarak seviyorum. Bütün o bölgeyi seviyorum. Zaman zaman geliyorum, gidiyorum.
Samsun’un üstünde şöyle bir intiba var, ‘Yani Samsun’dan bir şey olmaz, ah eski Samsun ah şöyle Samsun’ diye. Bu intibaının yıkılması lazım. (…) Bu intibaı da belediyeler yıkar. Eğer şu kadar zamandır bana İstanbul’da 4 tane, 5 tane park bahçe var benim adıma, 4 tane sokak var benim adıma, İzmit’te bir tane cadde var benim adıma. Samsun’da bir küçük apteshaneye, bir ‘Levent Kırca Tuvaleti’ diyemediler. Ama bu bir düşünce meselesi yani. Anlayış meselesi. He, orada benim sokağım olsa ne olur, olmasa ne olur? Onların düşünmesi lazım.”