Ara ara kısa süreli de olsa sosyal medya detoksu yaptığımı önceki yazılarımda söylemiştim. Yine böyle bir zamanda, yine bütün hesaplarımdan çıkış yapıp arka planda kendi hâlimde yaşantıma devam ediyordum.
Sosyal medya paylaşımlarından bihaber, 5 Nisan’a uyandığımız sabah gördüğüm bir rüya takıldı zihnime.
Yemyeşil bir sahneyle başladı rüya, kocaman yemyeşil bir alan, yeşil ağaçlar ve içinde iş makinaları çalışıyordu.
Bilirsiniz iş makinalarının girdiği yerde genellikle doğa kaybolur ve artık o sevimsiz, betonlu süreçler başlar…
Bu rüyada tam aksine iş makineleri çalıştıkça yeşil alan büyüyor ve ağaçlar da artıyordu.
Ben durmuş bu çalışmayı izlerken yanıma bembeyaz bir araba geldi ve içinde elinde tesbih olan, gayet sağlıklı, dinç gördüğüm bir beyefendi bana bakıp “Seninle çok projelerimiz olacak, hazır ol.” dedi.
Rüyada bana hissettirilen; hiç görmediğim, tanımadığım bu kişinin Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel’in babası olduğuydu.
Daha sonra bir evde görünmeye başladık, bu sefer de Serhat Başkanı takım elbiseli ve yanında annesiyle birlikte namaz kıldığını gördüm.
Hemen yan odaya geçtiğimde ise yine babalarının bembeyaz bir odada, elinde yeşil renkli bir tesbihle oturduğunu…
Ben bu rüyayı sabaha karşı gördüm ve aynı günün içinde Serhat Türkel’in mazbatasını alacağını da bilmiyordum açıkçası…
Serhat Başkanı uzun zamandır tanıyan babama, annesinin ve babasının hayatta olup olmadığını sordum, çünkü neden bu rüyayı gördüğümü anlamaya çalışıyordum.
Babam da babasının hayatta olmadığını söyleyince (Allah rahmet eylesin) bir şeyler zihnimde oturmaya başladı.
Ölülere bir çok şeyin malum edildiğini ve rüya yoluyla bir şekilde bize bildirdiklerini biliyorum. Hepimiz bu dünyaya mutlaka bir görevle geliyoruz, kimimiz konuşmasıyla, kimimiz el becerileriyle, kimimiz yeteneğiyle, kimimiz mistik yanının yol göstericiliği ile görevlendiriliyor, örnekler artırılabilir.
Sanırım benimki de rüya yoluyla haber alma ve bildirmek için aracı olma… Çünkü bu yaşadığım benzer üçüncü olay oldu…
Yani tanıdığım insanların hiç tanımadığım, bilmediğim ölmüşlerinin rüyama girip bana bir şeyler söylemesi ya da hissettirmesi ve benim de bunu dünyada o kişilere iletmem…
Bu seferki söyleme kısmında seçtiğim yol köşe yazısı ile bir çok kişiye anlatmak oldu ama bunun sebebini de şimdi söyleyeceğim…
Tuhaf bir şekilde çokça zihnimi meşgul eden bu rüyayı düşünürken, sosyal medya detoksunu sonlandırıp dönüş yaptığım hesaplarımda 5 Nisan akşamı Serhat Başkanın videolu bir paylaşımda bulunduğunu gördüm, şunları söylemiş; “Kıymetli Atakumlular, kıymetli hemşerilerim, bugün sessiz sedasız mazbatamızı aldık ve göreve başladık. Bunun sebebi hızlıca belediye personeli arkadaşlarımızın hayırlı olsun ziyaretlerini kabul etmek ve sonrasında hızlıca çalışmak ama bayramdan sonra 15 Nisan’da Belediye yanındaki meydanda büyük, coşkulu kutlamaya bekliyoruz, bunu da buradan duyurmuş olayım. Biz sessiz sedasız mazbatamızı aldık derken biraz duyuldu sanırım, bu sebeple de hediyeler gelmeye başladı. Kıymetli hemşerilerim; Çiçek, çikolata hediyesi yerine meyve fidesi ve çam ağacı fidesi kabul etmek istiyoruz. Eğer bu çağrımıza kulak verirseniz daha yeşil Atakum için ilk adımı atmış olacağız, herkese saygılarımı sunuyorum…”
İşte o sondaki cümle kafamdaki tüm taşları yerine oturttu ve o cümlenin akabinde gözyaşlarımı tutamadım. Rüyadaki yemyeşil ağaçlı sahne, iş makinalarının çalıştıkça yeşilin azalması yerine daha da çoğalması, rahmetli babasının bu durumdan memnun oluşunun malum edilmesi ile bu olayı kaleme alıp anlatmak istedim.
Çünkü hayvanlar ve doğa benim en hassas yanım. Ruhundan kopmuş insanların, ruha en iyi gelen bu iki muhteşem yaradılışa zarar verdiği zamanları yaşarken, böylesine nahif bir düşünceyi anlatmadan duramazdım. Üstelik görünüyor ki bunu sadece sözde bırakmayıp eylemleriyle de gösterecek gibi görünüyor Serhat Başkan.
Atakum’da yaşayan biri olarak, sadece Atakum’u değil umutlarımızı da yeşerten, yeni ve güzel niyetli başkanımızı tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.
Sağlıklı ve mutlu bir bayram geçirmeniz dileğiyle, iyi bayramlar…