Önce haberi geldi, sonrasında yapılan aymazlık giderilsin diye çalışmalar başlatıldı. Samsun Valiliği devreye girdi ve…Açıklama yapıldı. Onur Anıtı’nı halat bağlayarak arazi aracı ile devirmeye çalışan o alçaklar yakalandı.
Bu olayın saklanacak gizlenecek hiçbir tarafı yoktur. O nedenle yargılanmalı ve en büyük cezaya çarptırılmalıdır. Peki, böyle bir iş yapılacak mı, işte buna inanmıyorum. İnşallah da haksız çıkarım.
Bu kişiler aklı yerinde olmadığı yolunda bir raporla hemen salınırsa da şaşırmayacağım. Ben bu Atatürk düşmanını tanımak isterim ne için mi yüzüne tükürmek için elbette. Hem Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyette yaşayacaksın hem de kurucusuna hakaret edeceksin, bunu asla kabul etmek mümkün değildir. Türk Yargısı bu konuda çok ciddi bir karar alacaktır, aksi durumda yol olur, yol.
Uyurken yüzünüzdeki bıyığın üzerinden bir fare geçse yakalar ve öldürürsünüz, neden çünkü yakalamazsanız bir daha geçer o fare, ardından bir daha geçer ve sonunda bıyığınız yol olur, yol.
Böyle bir aymazlık yapan kişi ciddi bir şekilde cezalandırılmalıdır çünkü yol olur sonunda bu olay. Samsun Valiliği’nin bu konuyla ilgili hemen bir araştırma ve soruşturma başlatması elbette sevindiricidir ancak sonuca mutlaka gidilmelidir.
CUMHURBAŞKANI’NI DİNLERKEN
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı dinlerken şaşırdım. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı eskiden Türkiye’de elektrik yoktu evlerde, lambalarla aydınlanılıyordu dedi. Vallahi dedi billahi dedi, TV’de konuşurken duydum kulaklarımla. Yaşım yetmişi geçti, eski Türkiye’yi iyi tanırım. Sayın Cumhurbaşkanı’ndan daha önce doğmuş ve okullara gitmiş birisiyim.
İlkokula giderken gaz lambasıyla değil de elektrikle ders çalışıyordum ve o yıllarda yani 1960 öncesi ve sonrasında da elektrik vardı bu ülkenin çeşitli noktalarında. Bursa'nın Mudanya İlçesine bağlı o dönemde Nahiye olan Trilye’de okula giderken elektrikle ders çalışıyordum evimde. Çünkü o nahiyede bile elektrik vardı. Belediye’nin mazotla çalışan elektrik santrali vardı ve beldenin tamamına elektrik hatları döşenmişti, yani evlerde elektrik vardı küçücük bir nahiyede bile. Kısacası ben elektrikle ders çalışıyordum.
1960’da ihtilal olduğunda elektrik ile çalışan radyodan Yassıada duruşmalarını dinlerdik hep. Salim Başol’un “Sanıhlar bağlı olmayarahtan yerlerine alındılar, müdafiler hazır” ifadelerini hiç unutmuyorum. O Yassıada da asılanlar olmuştu yargılanmalar sonunda.