HIDRELLEZ:
Sevgili dostlar, bugün Hıdrellez! Baharın gelişi, kutlanan bir bayram. Dünyada darda kalanlara yardım eden Hz. Hızır (as) ile denizlerin hâkimi olduğuna inanılan, İlyas Peygamberin dünyada buluştukları bir gün olarak kutlanılıyor. Bu özel günde, baharın gelmesini, şenliklerle kutlayan İnsanlar, 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan bu gecede dileklerini bir kâğıda yazıp, ağaçların dallarına asarak veya dibine gömerek ya da kumlara çizerek, olmasını istediklerinin, gerçekleşmesini temenni ediyorlar.
Tabi, bende bir istek de bulundum. Ev para, pul, varlık, zenginlik hiçbir şey istemedim. Sadece sağlık ve hiçbir zaman küsmediğim, birini diledim!
Gönlümüzden geçen, tüm dileklerimizin kabul olmasını canı gönülden diliyorum!
Üstat! Aşık Veysel’in beni çok etkileyen bir sözü ile başlamayı uygun gördüm.
“Başkasının baharını çalanın, bahçesi çiçek açmaz”
Şimdi sevgili dostlar, asıl konumuza gelelim. EMEK HIRSIZLARI!
Önce, son yaşamış olduğum bir olaydan bahsederek, konuya girmek istiyorum. Emek hırsızlığı, birçok şair, yazar arkadaşımın muzdarip olduğu bir konu!
Samsun dışında, Türkiye de ve Türki Devletlerine de gönderilen, dağıtılan bir dergide, yazmış olduğum makalelerim, ara sıra yayımlanmakta! Son yayımlanan makalem, bir başkasının makalesiymiş gibi, alakası olmayan bir isimle, yayımlanması, bu emek hırsızlığı, beni ziyadesiyle üzdü! Genel Yayın Yönetmenin de bunu atlaması, iki kere üzmüş oldu! Sonra, başka bir yayım kuruluşunun sayfasında özür mahiyetin de benim adımla makalemin yayımlanması, içimde ki kırgınlığı asla geçirmedi. O makalemi, hiçbir yerde zaten paylaşmadım. Paylaşmak da içimden gelmedi!
Gazeteci, şair ve yazar olmamız dan ziyade, bir yerel TV kanalında moderatörlük yaptığımız günlerde, şair ve yazar arkadaşlarımı canlı yayımlarıma çok almıştım. O sanatçı kardeşlerimiz de bana emek hırsızlığından, çok şikâyetçi olduklarından bahsetmişlerdi. Bununla ilgili kanunlarımızda boşluklar olduğu, emek hırsızları, bu boşluklardan faydalanarak, başka bir şaire, yazara ait olan eserleri, pek âlâ kendi adına kitaplaştırabildiklerini anlatıyorlardı. Bende kendim de bizzat şahit de olduğum için, onlara destek vermiştim.
Bazen zaman zaman şair arkadaşlarımızla, kültür programlarında, şiir gecelerinde veya farklı kültür derneklerinde bir araya gelir, sanat adına neler yapabiliriz sohbeti yapar, birbirimizden fikir alışverişin de bulunuruz. Bu sohbetler sırasında bile ilk öncelikli konumuz hep, emek hırsızlığı olmuştur.
Bir eserin, telif hakkı, eser sahibinin ölümünden kaç yıl süreyle korunur?
Kanuna baktığımızda, koruma süresi, eser sahibi yaşadığı sürece ve ölümünden itibaren, 70 yıldır. Böyle bir emek hırsızlığı meydana gelmişse; 5856 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71 ve 72 maddelerinde fikri mülkiyet suçları düzenlenmiş. Bu suçlar şikâyete bağlı suçlar olduğundan, şikâyet hakkı, suç teşkil eden fiil ve failin, öğrenilmesinden itibaren başlar. Bu şikâyet süresi 6 aydır.
Yani sevgili dostlar, eseriniz çalındı, bir başkası tarafından kitaplaştırıldı veya bir başka mecrada kendi adını ekleyerek yayımlandı. Sizde 6 ay içinde, şikâyette bulunmadınız haberiniz olmadı, maalesef hiçbir hak iddia edemiyorsunuz.
Bu konuyu Samsun’da birçok eserleri ve makaleleri olan, bir yazar abime de sorduğumda, itiraz süresinin 6 ay olduğunu bana teyit etmişti.
Samsun da tanıdığım bir arkadaş, Rahmetli olmuş veya yaşayan Türk toplumuna mal olmuş, şairlerimizin ve yazarlarımızın, eserlerinden alıntılar yaparak, kendi adına bir kitap bastırdı. Para kazanıp kazanmadığı tartışılır. Konu izinsiz bastırılması ve ortada bir emek hırsızlığının olmasıdır. Sahte kitap, yayımlanalı bir sene oldu! Ne bir şikâyet, nede itiraz eden olmadı. Emek hırsızı yaptığı ile kaldı.
Bu itiraz süresinin altı ay değil; süresiz olması gerekir.
Ben aylarca, sabahlara kadar şiirlerimi, kaleme alayım. Uykusuz geceler geçirim, sen gel benim şiirimi, alıntıdır diye kendi kitabında izinsiz yayımla!
Nasıl bir utanmazlık, aymazlık inanılır gibi değil!
Yine tanıdığım Samsun’da yaşayan, şiir kitabı da olan bir şair arkadaşımız, sosyal medyada, güya yazdığı bir şiiri paylaşıyor. Şiir buram buram, rahmetli olmuş bir şarkıcımızın okuduğu şarkının sözleri ile hemen hemen aynı, kelimeler değiştirilmeye çalışılmış. Onu da becerememiş, her haliyle hırsızlık kokuyor. Üzüldüğüm, bir de bu hırsızlık beğeni alıyor, takdir ediliyor.
Arkadaşlar, bir başkasının emeklerine göz nurlarına, duygularına sahip çıkmaya çalışmayın. Bir annenin, babanın evladına olan sevgisini, bir gencin gözünden sevdiğine yaptığı kuru, gösterdiği sevgiyi, onların birbirlerine duyduğu kalp çırpıntılarını, heyecanlarını, doğayı, hayvanları en güzeli de aşkı, aşkları yazın. Hüzünlü vedaları, karşılıklı, karşılıksız kalp kırıklıklarını yazın.
Sevdiğinizin gözlerine aşkla bakın, aynı duygularla bakmasını sağlayın.
Bir gece, otobüs durağında içiniz acıyorsa, bir merdivenden inerken, dönüp gözlerinin içine bakmasını bekleyen biri varsa; gözleriyle gülerek seni dinliyorsa, çok şanslı birisisiniz, yüzlerce sayfa şiir, onlarca kitap yazabilirsiniz.