Geçtiğimiz haftadan cezalı olan 4 bin 500 kişi haricinde dün maça gelen 2 bine yakın taraftarı düşünürsek Samsunspor'un 7 bin yakın bir taraftarı var...
Ya Passolig'in sitesinde yer alan 32 bin rakamında bir yanlışlık var yada 25 bin Samsunsporlu kayıp aranıyor?
Ayrıca;
Taraftarın biraz daha sakin olması gerekiyor artık!
Sakatlanan Vedat'ın yerine Halil İbrahim değişikliğine tribünlerden anlamsızca tepki gelince, Osman Özköylü ile taraftar arasında kısada olsa bir diyalog yaşandı.
Bu hem takımın hem de teknik direktörün maç sırasında moralini bozacak hareketlerdir.
Hem de bu kadar kritik bir haftada...
Osman Hoca'nın da bu tür tartışmalara girip, kendi konsantrasyonunu bozmaması gerekiyor..
Gelelim maça;
İlk devrede oynanan 40 dakikalık maç temposu ile, Samsunspor'un gol bulması zaten imkansızdı...
Kalan 5 dakikada iki takımda devre arasına önde girmek isteyince, biraz oyun disiplini koptu ama gol sesi çıkmadı.
Osman Özköylü takımdaki tek sorunun tempo olduğunu anlayınca ikinci yarıda bambaşka bir Samsunspor izledik.
İkinci yarıdaki erken gol, Boluspor'a risk almak zorunda bıraktı. buda bizim işimize geldi..
İlk yarının tam tersine, sağ ve sol bekini de ataklara dahil etmeye başlayan Fuat Çapa'nın öğrencileri daha çok açık vermeye başladı..
Buda Osman Hoca'nın ekmeğine yağ sürdü diyebiliriz..
Kevin Brands'ın formsuzluğu yüzünden ilk on bir de olmaması beni şaşırtmadı açıkçası...
Murat'ın bu kadar istekli olması, birde bunu gol ile süslemesi Osman Hoca'nın ilk on bir de neden şans verdiğinin göstergesi.
Göksu'ya gelince, yine beklediğimiz gibi değildi ama, tecrübesini konuşturdu ve Murat'a öyle bir top bıraktı ki tabiri caizse "Yapıştır" dedi...
Sonuç olarak;
Kazanmak zorunda olduğunuz bir karşılaşmadan üç puan ile ayrılmak her zaman takımda motivasyonu, ve kendine güveni üst safhaya çıkarır.
Bu gidişle, içerde oynadığımız karşılaşmalarda, formayı koysak kazanırız desek yeridir.
Dün alınan galibiyet önemliydi ve daha da önemli olan futbolcuların bunun farkında olmasıydı.