Canik'teki bir akaryakıt istasyonun araç yıkama bölümünün olduğu yerde meydana gelen heyelan soncunda bir baba ve iki kız çocuğunun feci şekilde ölümü üzerine tartışmalar devam ediyor.
Haklı olarak Samsun'da birçok kişi, facianın sorumlusunu arıyor.
Sahi kim sorumlu!
Bu konudaki tartışma gazete sayfalarının yanı sıra, sosyal medyada da sürüyor.
Ki;
Sosyal medyadaki tartışma, bölgede 90'lı yıllarda yapılan imar çalışmalarına kadar götürülmüş durumda.
Doğrudur heyelanın olduğu bölgede revize bir imar çalışması yapılmış.
Ama o imar çalışması, bölgede bir AVM ve akaryakıt istasyonu kurulmasını amaçlamak yerine, o yıllarda çıkan bir imar barışı nedeniyle, bölgedeki 4-5 yapı sahibinin hak kaybına uğramaması adına yapılmış.
Ki;
Düzenlemenin yapıldığı tarihlerde ne o akaryakıt istasyonu, ne de AVM faaliyette değilmiş.
Akaryakıt istasyonun yanında taş atölyesi varmış henüz.
Sosyal medyadaki yapı ruhsatı ile ilgili görsel de benzin istasyonu için değil, taş kesim atölyesi için alınmış olmalı.
Aksi durumla ilgili bilgisi olanlara bu satırların açık olduğunu bir kez daha hatırlatırken, bu ifadelerimi ''Şu belediye başkanı suçlu, bu başkan suçsuz'' diye de yazmıyorum.
Ortada bir hatanın olduğu da kesin elbette.
Hata varsa, kusur da olacağından hareketle, buna dair yazı ve haberlerde, bu türden hataların bir daha tekrarlanmaması ve birilerinin daha canının yanmaması için hazırlanıyor.
Ben kimim ki; ''Şu kişiyi cezalandırın'' diyebileyim.
Ne haddime üstelik!
Ve fakat.
Bir şeylerin de üstü örtülmesin isterim.
Bakır fabrikasında yaptırılan bir deponun demirden imal edilmiş tonlarca ağırlığındaki kapağı, Kütahya'dan ekmek parası için Samsun'a çalışmaya gelmiş işçilerin üstüne düşmüş, zavallı işçiler oracıkta can vermişlerdi.
Suçu kimse üstlenmemişti haliyle.
Gücünü sermayeden alan tonlarca ağırlığındaki kapak ölümü bile örtmüştü yani.
O heyelanın olduğu yerde de can kayıplarına neden olan sel felaketi sonrasında da, hiç kimse kusurlu bulunmamış, selin oluşma nedeni, yağmurun beklenenden fazla yağmasına bağlanmıştı.
Heyelan konusu TBMM gündemine bile taşınmıştı.
''Araştırılsın'' dendi.
Öneri, oy çokluğuyla reddedildi.
''Neden?'' diye sormayalım mı şimdi.
Soracağız ki, heyelan doğal bir nedenle mi, yoksa hatalı bir kararın sonucundaki yapılaşmanın sonucunda mı oluştuğunu öğrenebilelim.
Felaketlere bile siyaseti bulaştırma gibi fena bir huyumuz var.
Daha öncekilerde olduğu gibi bu heyelan konusuna da siyaset bulaştırdık ne yazık ki:
Bir daha olmaz İnşallah.