İhmal kokan durumlar nedeniyle başımıza gelen bu kaçıncı felaket sayamadım elbette.
Ve fakat.
Yazıya başlamadan önce karne tatili nedeniyle dolup taşan Kartalkaya'daki oteldeki yangın felaketinde yaşamını yitiren 76 kişiye (yazı yayına hazırlanırken resmi açıklamalara göre kayıplarımızın sayısı bu kadardı) Allah'tan rahmet, yaralılarımıza şifa, kayıplarımızın yakınları ile milletimize başsağlığı ve sabır dilerim.
Sahi bu kaçıncı felaket böyle!.
Trafikte kurallara uymayız ölürüz.
Madenlerimizde grizuya karşı önlem almayız ölürüz.
Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu biliriz, buna rağmen çimentodan, demirden çalarak yaptığımız binalar çöker yine ölürüz.
Ölüm Allah'ın emri Amenna!
Bir gün hepimiz öleceğiz elbette.
Ve fakat.
Doğal seleksiyonla yaşamın sona ermesi kader planının bir parçasıdır elbette.
Ve fakat.
Allah'ın emaneti olduğuna inandığımız hayatı yaşamak varken, bile bile ölüme davetiye çıkarmak da nedir Allah aşkına.
İhmalin sonucu olarak gelen ölümü kader planın bir parçası görmek mümkün mü?
Deprem ülkesi olduğumuzu biliriz ama içinde yaşayacağımız binaları buna göre yapmayız.
Japonya'da yaşanan depremlerde ölenlerle, ülkemizde meydana gelen depremlerde ölenler arasındaki büyük farkı gördüğümüzde, depremin değil, depreme dayanıksız inşa ettiğimiz için çöken binaların öldürdüğünü biliriz ama buna karşında bir önlem almayız.
Yağmur yağar sel olur, ölürüz.
Yağmur suyu öldürmez oysa.
Suyu toprakta tutacak ormanları yok ederiz, yağmur suyu sele dönüşür ölürüz, suçu da utanmadan Rahman'a yıkmaya çalışırız.
Ne yaman çelişki!
Otel yapmışız devasa.
Dışarıdan bakıldığında 'Muhkem', yani sağlam bir yapı gibi görünüyor ama içi de, dışı da bizi yakarmış bilemedik.
Sahi;
Nasıl oluyor da, bu kadar insanı bir yangında kaybediyoruz.
Böylesi büyük yapılarda yangın çıkması öngörülmesi gereken bir durumdur oysa.
Bunun için önlemler alınır.
Söndürme işlemi ve insanların tahliyesi gibi mesela.
Ki;
Ruhsatlandırma sırasında, belediyelerin itfaiye birimlerinden görüş alınır ve işletme ruhsatı böyle verilir.
Bolu Belediye Başkanının verdiği bilgiye göre itfaiye raporu 2007 yılında verilmiş, daha sonra belediyeden başka bir rapor talep edilmemiş.
Bu tip yapıların bakanlık ya da bakanlık tarafından görevlendirilen kurumlarca 3 yılda bir yapılması gerektiği de bilinir.
Kartalkaya'daki bu otel de denetimlerin belirlenen periyotlar içinde yapıldığı biliniyor.
Denetimlerde, yangın gibi bir durumun yaşanma ihtimali ve böyle bir durumun oluşması halinde insanların nasıl tahliye edileceği de öngörülmüş olmalı.
Ki;
Normal şartlarda olması gereken budur zira!
Bu durumda akla şu soru geliyor elbette.
Bu kadar insan neden öldü?
Bir yerde bir sorun var.
İhmal var mı, yok mu?
Bu sorunun cevabını, olay yerinde görevlendirilen savcılar ile bilirkişi heyeti bulacaktır.
Soruşturma sonuçlanmadığı için Kartalkaya yangınından bağımsız olarak söylüyorum ama ülkemizde, sel, deprem ve yol kazaları gibi durumlarda yaşanan felaketlerin tümü bir ihmalin sonucudur aslında.
Şu bizim vurdumduymaz hallerimiz yok mu, öngörme ve tedbir alma dürtümüzü zayıflatan neden de bu anlayışımızdır.
Felaketleri öngöremiyoruz, dolayısıyla önlem de alamıyoruz.
Otellerimiz, okullarımız ve gösteri yapılan çok sayıda salonumuz var.
Toplu tahliye gerektiren deprem ve ya yangın gibi felaketler için hangi birinde, ne kadar hazırlıklıyız mesela.
İnsanların tahliyesi için ne kadar sıklıkla tatbikat yapıyoruz merak ediyorum doğrusu.
Böylesi felaketlerden hepimizi Allah esirgesin ama Kartalkaya'da bir otel de yangın çıkacağı ve 76 kişinin böyle bir felakette yanarak can vereceği kimin aklına gelirdi ki!
Demem o ki;
Öngörmek ve önlem almak çok önemlidir ve asla ihmal edilmemelidir.