“Mübarek topraklara hoş geldiniz” şeklinde yazılı pankartla karşılanmıştık biliyorsunuz.
İskilip topraklarını mübarek kılan unsur nedir? Diye sormuş ve 28 Nisan’da bu konuyu yazmıştık.
İskiliplerden çok sayıda eleştiri mesajı alırken, yazdıklarımızı doğru bulanlar da olmuştu.
Yazımızı kişiselliğe döküp “İskilip’e gelme sakın” diyen de vardı, İstiklal Mahkemelerine ve Üç Ali’ ler divanına lanet okuyanı da.
Aslında bir süre İskiliplileri ve İngiliz İşbirlikçisi Atıf Hoca’ya besledikleri muhabbetin nedenini anlamaya çalıştım.
İler tutar yanı yok bu anlayışın.
Bir tarafta Kurtuluş Savaşına destek veren Ankara Fetvası.
Diğer tarafta İşbirlikçi hainlerin hazırladığı bilinen Esseyit Dürrizade Abdullah Fetvası.
Osman Kara’ da yazdı dün.
Ankara Fetvasında imzası bulunan vatanperverlerin arasında kim var İskilip Müftüsü İsmail Hakkı Efendi.
İşbirlikçi hainlerin hazırladığı Dürrizade fetvasında imzası bulunanlar arasında kimin imzası var peki?
İstiklal Mahkemelerinin kurduğu darağacında can veren İskilipli Atıf Hoca.
Ben demokrat bir adamım, kimsenin asılarak idam edilmesini istemem.
Ama vatana ihanetle suçlanmış ve bu suçu da sabit görülmüş birine de Aziz muamelesi yapılmasını doğru bulmam.
Bir vatan hanini mübarek insan olarak kabul edemeyeceğim gibi, bu suçu işlediği bilinen birinin doğup büyüdüğü topraklara da kutsallık atfedilmesini eleştiririm.
Ben İskiliplilerin tamamının beni eleştirenler gibi düşündüğünü de zannetmem. Bence İskilip halkı kendilerine gerçekler böyle anlatılmış olsaydı eğer, Atıf Hocayı değil de Müftü İsmail Hakkı Efendiyi daha mübarek bir zat olarak kabul ederlerdi.
Ben imanlı adamım, inancım vatana ihaneti büyük günahlardan sayıyor.
Devlet Bakanı Bülent Arınç bizi İskilip’e götürüp burada Atıf Hoca’ya Türbe yaptırınca vatana ihaneti nedeniyle işlemiş olduğu günahları silinmiş mi olacak.
Ne olacak şimdi.
Umarım bu bakımdan biz günaha girmiş olmayız.
Günah işlemekten çok korkarım.
Sen esirgeyen ve bağışlayansın, yalnız sana kulluk eder, yalnız senden af dilerim.
Sen bizi affet Tanrım.