Dağı dikine tıraşlayıp, bir AVM yapmışlar yanına da akaryakıt istasyonu ve akaryakıt istasyonlarının ''olmaza olmazı'' kabul edilen bir de araç yıkama ünitesi konuşlandırmışlar.
Sözüm ona kendilerince bir de önlem almışlar!
Tıraşlanmış kaya yamacın dibine ''Dikkat taş düşebilir!'' diye tabela kondurmuşlar.
Olası bir heyelanın sebep olacağı sonuçların sorumluluğundan kurtulacaklarını düşünmüş muhteremler.
Hayır ve şerrin yalnız Allah'tan geldiğine inanarak, kadere iman etmişiz.
Amenna!
Ve fakat.
Kaza ve kadere inanırken, Yaratan'ın emaneti olan canımızı da korumakla yükümlü olduğumuzu da unutmamalıyız.
Tevekkül Allah'tan Amenna.
Ve fakat.
Tedbir de bizden öyle değil mi?
Dere yatağına ev yap!
Sele kapılınca da, ''Allah'ın dediği olur'' de.
Bu mudur yani.
Ki;
Sel felaketin de 13 kurban vermiş şehiriz biz.
''Sel felaketi'' demişken, önceki gece heyelan felaketinin yaşandığı o AVM'nin ve dolayısıyla akaryakıt istasyonunun önünden geçen karayolunda sel suyuna kapılan araç içindeki bir aile boğularak yaşamını yitirmişti.
İlgili ve yetkililer, ''Yüzyılın felaketi'' demişler ve sorumluluktan kurtulmuştu yetkili makamdakiler.
Akaryakıt istasyonunda aracını yıkarken üzerine taş, pardon dağ düşerek yaşamını yitiren baba ve iki kız evladı için de ''kazaya kurban gittiler'' diyeceğiz ve rahmet okuyacağız sanırım.
Bu mudur yani.
Sabah bir haber kanalında alt yazıyla duyuruluyordu:
Akaryakıt istasyonun müdürü gözaltına alınmış.
İstasyon müdürünün sorumluluğu var mı?
Ve sorumluluğu ne kadar bilmiyorum.
Ve fakat.
Orada AVM ve Akaryakıt istasyonun yapılmasını ruhsatlandıran kurum ve kuruluşların sorumluluğu yok mu?
Varsa ne kadardır?
Bütün bunlar cevap bekleyen sorular olacaktır.
Samsun'da ''Derbent'' olarak bilinen o bölge kaya oluşumlarının yoğunluğuyla bilinir.
Ki;
Bölgemizde kaya dolgu gerektiren altyapı inşaatları için gerekli malzeme yıllarca buradan temin edilmişti.
50'li yıllarda yaptırılan Samsun limanın dolgu malzemelerinin de Derbent'ten temin edildiği bilinir.
Günümüzde Bayraktepe'de kaya oluşumunu bozacağına inanılan bir takım çalışmalar yapılacağı konuşuluyor.
Böyle bir şeye teşebbüs edilirse maazallah, bunun yeni bir felaketi doğurmasından korkarım.
Doğanın dengesini bozmayacaksın arkadaş.
Bunu hala öğrenemedik.
Deniz, kendisinden alınanı bir gün mutlaka geri alır ilkesini unutup, ''Topraklarımıza toprak kattık'' diye övünerek denizi doldurduk ama sonucunda Atakum sahilindeki kaya oluşumlarıyla yüzleşmek durumunda kaldık.
Yaşadığımız bütün bu felaketlerin sebebi, ''ben yaparım olur'' anlayışıyla, doğanın dengesini bozma girişimleridir.
Bu anlayışın bir yaptırımı olmadan da felaketlerin sonunun gelmeyeceği anlaşılıyor
Bilmem anlatabildim mi?