Samsun en sonunda sanayileşmenin önemini kavradı.
Bu atılımı yapmakta biraz geç kalındı ama olsun.
Doğru karar verildi sonunda.
Neden böyle söylüyorum.
Daha önce de bu sütunlarda değinmiştim hatırlarsanız.
Bu köşede 15 Ocak tarihinde yayınlanan bir yazıda, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından 1968-1972 yılları için hazırlanan ikinci beş yıllık planda, ''Bölgesel Gelişme, Kentleşme ve Şehirleşmeyle' ilgili bölüm bulunduğunu ve bu bölümde, 'Metropolitan' alanın düzenlenmesi ile ilgili somut görüş ve öneriler getirildiğini ve bu bölümde, İmar ve İskan Bakanlığı tarafından, 'İstanbul, Ankara ve İzmir çalışmalarının yanı sıra, Samsun ve Elazığ illeri için de Metropolitan çalışmaları başlayacaktır.' şeklinde bir ayrıntıya dikkati çekiyor.'' şeklinde ifadeler kullanmıştım.
Bu da şu demek alsında:
Samsun, Türkiye'de sanayileşme hamlesi yapılacak ilk illerden biri olarak seçilmiş.
Hani günümüzde Gaziantep, sanayisindeki üretim ve buna bağlı olarak ihracat rakamları açısından Samsun'u 4'e,5'e katlıyor ya, Samsun’un, 55 yıl önce ülkemizdeki sanayi kentlerinden biri olarak planlandığı yıllarda Gaziantep'in adı bile yok.
Ya hangi iller var.
İstanbul var.
Ankara var.
İzmir var.
Peki şimdi durum ne?
Kayseri, Konya, Eskişehir ve hatta Kahramanmaraş'taki sanayi yatırımları bile Samsun'u fersah fersah geride bıraktı.
Bu durum nedeniyle suçlu aramaya gerek yok.
Suçlu, bu durumun oluşacağını bile bile, bunu önemsemeyen Samsun halkıdır.
Samsun Merkez Organize Sanayi Bölgesi'nin yapımına 70'li yılların sonunda ancak başlanabildi.
OSB'de fabrikaların hayata geçişi de 90'lı yılların başında gerçekleşti.
Rahmetli Süleyman Demirel'in bir konuşmasında dinlemiştim.
Samsun Merkez OSB'nin 52 işletme için planlandığı yıllarda İzmir'deki sadece 2 OSB'de bin 200 dolayında fabrika baca tüttürmeye başlamıştı.
Kİ
Günümüz İzmir'inde 2022 yılı verilerine göre, faaliyetteki 14 OSB’deki 9 bin 93 işletmede 260 bin dolayında kişi çalıştırılıyor.
SAMSUN'DA OSB SAYISI ARTIYOR
Samsun'da merkez OSB'nin ardından, Gıda OSB de kurulmuştu biliyorsunuz.
Gıda OSB sadece 25 fabrikaya göre planlanmıştı.
Küçüktü yani.
Daha sonra Kavak, Bafra ve Havza'da da OSB'lerin kurulması kararlaştırılmıştı.
Bu OSB'ler arasında Havza OSB, kapladığı alanın büyüklüğü bakımından dikkatleri üzerine çekiyor.
Büyük bir OSB olarak planlandı Havza OSB.
İşletmeler için yer tahsisleri de geniş alanlar olarak düşünüldü.
Havza OSB cazibe merkezi olarak düşünüldü ancak bir handikabı vardı.
Burnunun dibindeki Merzifon OSB'deki yatırımlar teşvik kapsamındayken ,
Havza teşvikten yoksundu.
Bu nedenle uzun süre rağbet görmedi.
6-7 yıl kadar önceydi, Mustafa Varank'ın Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak Samsun'daki bir toplantıda, zamanın Havza Belediye Başkanı Murat İkiz, söz alarak, Merzifon’daki teşvik uygulamaları nedeniyle Havza’ya yatırımcı çekmekte yaşadıkları zorluğu anlatmış, Havza'nın teşvik kapsamına alınmasını istemişti.
Varank, Rahmetli Cemal Yeşilyurt'un yatırım için yaptığı talebi kabul etmiş ama Havza Belediye Başkanı'nın haklı talebini geri çevirmişti.
Aynı toplantıda Bakan, Samsun TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu'nu da başka bir talebi nedeniyle ağır şekilde eleştirmişti.
Bakan'ın bu tavrını, Samsun'a yapılmış bir haksızlık olarak görmüş, bu durumu köşemizde eleştirmiştik.
MEHMET MUŞ'UN GAYRETİ
Gelemen sahilinde kurulacak yeni OSB'de ve atıl durumdaki Çarşamba Şeker'in tesisleri üzerinde önemli yatırımların Samsun'a çekilmesi için önemli kararlar alındı.
5 Bin kişiye iş olanağı sağlayacağına inanılan CHERY'nin otomobil fabrikası bunlardan biri.
Ki;
Yeni OSB'de Samsun'da sanayi üretimini ve buna bağlı olarak ilin ihracatını artıracak bir dizi yeni tesis de hayata geçecek.
Çarşamba Şeker Fabrikasının tesisleri de MKE'ye devredildi biliyorsunuz.
MKE, yıllardır çürümeye terk edilen Çarşamba Şeker tesislerinde, savuma sanayimiz için önemli parçalar üretecek.
Bütün bunların, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı da olan AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un gayretleri sonucu Samsun'a kazandırıldığını biliyoruz.
Samsun uzun yıllardır sanayileşmesi gerektiğini geç de olsa hatırladı yani.
Mehmet Muş sayesinde elbette!
