3 mayıs, Fatih Sultan Mehmet Han’ın Gebze Hünkar Çayırı’nda öldüğü gündür. Çağ açıp çağ kapatan ve İstanbul’u fethederek bizlere bırakan bir büyük insanı anmak ve gelecek nesillere aktarmak çok çok önemli bir görevdir. Hem anıyor ve hem de bazı konulara dikkat çekmek istiyorum.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethini takiben, Anadolu’dan bazı Türk ailelerini getirip şehre yerleştirmişti. İstanbul’un, göçle gelen bu ilk Türk yerleşimcileri, Samsun’un Çarşamba ilçesindendi. Bu ilk yerleşimciler, geldikleri yerin adını da İstanbul’a taşıyarak, yerleştirildikleri yere Çarşamba adını verdiler.
Böylece, Türkleşen İstanbul’un ilk semti, Fatih-Çarşamba doğmuş oldu.
Samsun-Çarşamba ilçesi, 1360’lı yıllarda bir çarşamba günü yapılan panayır sonrasında, bölgede kurulan yerleşim yeri olarak, bu adı almıştır. Bugün, Çarşamba’da yılın belli bir çarşamba gününde bir panayır yapılmaz, ama, her çarşamba günü Çarşamba’da Çarşamba pazarı kurulur. Fatih-Çarşamba’da da her hafta çarşamba günleri kurulan Çarşamba pazarını herkes bilir.
Çarşamba’nın ardından Karadeniz’in her yerinden çokca insanın İstanbul’a göç edip geldiğini görüyoruz. Göç edip gelen bu insanlar aynı zamanda İstanbul’a kültürlerini de taşımışlardır. İstanbul’un kültür yapısının oluşumunda Çarşamba, Samsun ve de Karadeniz kültürünün ağırlıklı bir şekilde yer almasının nedeni de burada yatmaktadır.
Samsun önemli bir merkez
Eskiden olduğu gibi bugün de Karadeniz’den İstanbul’a göçler geliyor. İstatistiklere göre, İstanbul’a en fazla göç Karadeniz bölgesinden geliyor. Samsun ise, İstanbul’a en fazla göç veren büyükşehir konumundadır. Deprem ve ekonomik kriz nedeniyle bir geri göçün yaşandığı belirtilse de ağırlığın yine İstanbul’a doğru olduğunu gözlemliyoruz.
Özellikle sabahları erken saatlerde, İstanbul’un Anadolu tarafından giriş kapısı olan, Tuzla ilçesinde, Karadeniz bölgesinden gelen otobüslerden inen, yatağını balyalamış aileleri görüyoruz. Bu gelen göçler arasında, Samsun’un Alaçam ilçesi başı çekiyor.
İstanbul nüfusunun bugün p dolayındaki bölümü Karadeniz orijinlidir. Bazı illerimizin kendi nüfusundan daha fazla hemşehrisi İstanbul’da yaşıyor. Eğer çare bulunamazsa geleçekte daha çok insanımız İstanbul’a, diğer büyük şehirlere göç edecektir.
Karadeniz’e yatırım yapılmalı
Böyle bir göçün; ne göç veren şehirlere, ne göçülen şehirlere ve ne de göçenlere faydası olmadığını bilmeliyiz. Bugün göçün altında yatan nedenin ekonomik olduğunu görüyoruz. Yani, insanlar geçinemedikleri, karınlarını doyuramadıkları, geleçeklerinden emin olamadıkları için göçüyorlar. Göçerek gelip yerleştikleri şehirlerde ise, kendilerini güzel şeyler beklemiyor. Belki de daha büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldıkları gibi, gelip yerleştikleri şehirlerin de düzenini etkilemektedirler.
İstanbul’un sıkıntılarının başında göçün getirdiği plansızlık ve sıkıntılar vardır. İstanbul’da şehir düzeninin sağlıklı bir şekilde sağlanabilmesi için, gelen göçün dengelenmesi gereklidir. Bunun da yolu göç veren bölgelere yatırımlar yaparak, o bölgelerden insanların göçmesini önlemekten geçiyor.
İstanbul’u göç baskısından kurtarmak istiyorsak, İstanbul’a en fazla göçü veren ve Karadeniz bölgesinden gelen göçü de dengeleyecek konumda bulunan Samsun’a yatırım yapmalıyız. Hatta, bu yatırımı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesinden yapmak gerekmektedir. Bu, İstanbul’un geleceği için, gelecekte çok daha büyük yatırımlar ve kayıplarla karşı karşıya kalmamak için bir zarurettir.