Osmanlı’dan bu güne yaklaşık 200 yıldır; darbeler, başkaldırmalar vb. müdahalelerle, dayatmayla yapılan sistem değişiklikleri, bir anlamda hayatımızın adeta bir parçası olmuştu. Hatta 1960’lı, 70’li, 80’li, 90’lı yıllarda her on senede bir askeri darbe, müdahale beklenir ve sıradan bir şeymiş gibi görülürdü. Yine Osmanlı’dan günümüze bu darbeler; içte ve dışta, gizli ve açık desteklerle birlikte bizzat askerimize yaptırılırdı/askerimiz tarafından yapılırdı.
Darbeler fakirleştirir, güçsüz kılardı
Yapılan darbelerin gerekçesi; mevcut şartlar içerisinde ülkenin istenen şekilde yönetilemediği ve dolayısıyla yönetimin tıkanması olarak görülürdü/gösterilirdi. Çoğu zaman bu gerekçe için şartların oluşması da sağlanır; çeşitli provakasyonlar düzenlenir, adeta memlekette bir kaos yaşandığı havası oluşturulurdu.
Sonuçta darbe yapılır ve darbe yapmaktan başka çare olmadığı olabildiğince geniş bir şekilde anlatılırdı. Her darbeden sonra da milletimiz biraz daha fakirleşir, güçsüz kalan ülkemiz küresel güçlerce kolayca sömürülmeye devam ederdi.
Darbeciler; sistemi kendilerince yeni baştan dizayn eder ve yeni anayasalar yapar, bu şekilde de yola devam edilmesini öngörürlerdi. Sistemi yeniden kurgulayan darbeciler, halkın refahından çok kendilerinin geleceğini sağlama alma prensibiyle hareket ederler ve her zaman kendilerinden sonra gelecek darbecilere de açık bir kapı bırakacak şekilde kurguyu yaparlardı. Darbeciler geleceklerini de garanti altına alırlardı, ama memleket ve millet çok şey kaybederdi. Bir müddet sonra o da unutulur giderdi.
Başkanlık Sistemi, Halkın Tercihi
24 haziran seçimleri sonucu olarak; binlerce yıllık devlet geleneğinin mirasını taşıyan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” 9 Haziran 2018 tarihi itibari ile “Başkanlık Sistemine” geçmiş bulunmaktadır. Darbelerle yaşadığımız 200 yıllık bir dönem sonunda ilk defa halkın hür iradesi ile yönetim sistemi değişmiştir. Bu çok çok önemli bir şeydir. Bundan sonra artık gelecek darbecilere açık kapı bırakan darbe anayasaları tarihe karışmıştır.
Her defasında darbe ve darbecilerden medet uman, fayda bekleyen iç ve dış darbe sever güruhlar, bu sonuçtan elbette memnun olmayacaklardır. Ancak, cumhurun bizzat kendi tercihi ve kararı ile uygulamaya geçen bu sistem, kısa sürede bütün kurum ve organlarıyla etkin bir şekilde çalışır duruma getirilmelidir.
Bulunulan nokta itibari ile, memleketimizde çözüm bekleyen çok önemli konular vardır. Siyasi baskıdan uzak; liyakat ve donanımları dikkate alınarak atanan bakanlar ve diğer yöneticiler aynı zamanda bürokrasiye de boğulmadan icraatlarını bir an evvel ortaya koymak zorundadırlar..