Bugün ülkemizde yaşanan demokrasi ve hukuk dışı süreç, sıradan şeyler değildir.
Son yirmibeş yılda ülkemizde yaşananları anlamak için aşağıda iki başlıkta özetleyeceğim olayları hatırlamak gerekir.
Altını çizeceğim bu bilgiler bana ait olmayıp, ABD’ nin diğer ülkeler ile ilgili gizli yazışmaların da yer aldığı ve Avrupa’nın en ünlü gazeteleri tarafından yayınlanan Wikileaks Belgelerinde yer alan bilgilerdir.
1- AKP’NİN KURULUŞ SÜRECİ;
2. Dünya savaşı sonrası dünyanın en büyük sömürgeci ülkesi haline gelen ABD’nin, komünizm etkisinde kalabilecek ülkelere yönelik 1948 yılında başlattığı Marshall Yardımının ülkemiz üzerine ki etkisi, 1950 Yılında iktidara gelen Demokrat Parti’nin 21 Kasım 1950 yılında Kore’ye asker göndermesiyle artarak devam etmiştir.
Türkiye’nin bu yardımların da etkisi ile ABD yanlısı siyaseti benimsemesi, zamanla Türk Genelkurmayı’nı da ABD ile yakın ilişkiler içerisine sokmuştur.
Bu tavır, sonraki iktidarlar zamanında da devam etmiş, hatta demokrasimize indirilmiş büyük darbe olan 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi için ABD Başkanı JİMY CARTER’İN, “Bizim çocuklar başardı” Sözleri gündem olmuştu.
Sonraki yıllarda ABD’ ne karşı kamuoyunda giderek artan tepkiler, ABD ile olan ilişkilerin zaman zaman soğumasına neden olmuştur.
Bu süreçte Türk Genel Kurmayı ’da giderek daha ulusalcı bir tavır sergilemeye başlamıştır.
Türkiye ile ABD arasında asıl sorunlar, 03 Mayıs 1999’ dan sonra yaşanmaya başlar.
Bu tarihte, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hükümeti kurmakla Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Bülent Ecevit’i görevlendirir.
Bülent Ecevit’in Başbakanlığında DSP, ANAP ve MHP’nin katılımı ile (28 Mayıs 1999 -18 Kasım 2002) ANASOL Koalisyon Hükümeti kurulur.
Bu süreçte ülkemiz bir kez daha büyük ekonomik krize mahkûm olur. Kriz, İMF destekli kredilerle aşılmaya çalışmaktadır.
15 Ocak 2002 de ABD’ de Başkan George Bush ile görüşen Başbakan Bülent Ecevit bu görüşmede, ABD’nin Türkiye üzerinden Irak’a yapmak istediği operasyona, “Buna izin vermeyeceğim, Amerika girdiği yerden çıkmaz" Diyerek karşı çıkar.
Ancak, Türkiye’ye döndükten sonra Ecevit için zor günler başlar.
Tam da bu sırada derinleşen ekonomik krizi çözmek bahanesiyle, ABD ve İMF tarafından Dünya Bankası’nda görevli ekonomist Kemal Derviş Türkiye’ye gönderilir.
Kemal Derviş’in uygulamaya koyduğu sert kemer sıkma önlemleri ile ekonomik krizden çıkılmaya çalışılırken, Kemal Derviş’in de rol aldığı bir operasyonla Ecevit’in en yakınındaki isimlerin de DSP’den ayrılması ile yeni bir parti kurdurulur.
Bu sırada 77 yaşında olan Ecevit rahatsızlanarak hastaneye yatırılır. Koalisyon ortakları Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz arasında da sorunlar yaşanmaya başlar.
Başbakan Bülent Ecevit sonraki yıllarda çok tartışılan bu hastane sürecinden sonra hastaneden çıkarak görevine başlar.
Tam da ekonominin toparlanmaya başladığı ve koalisyon hükümetinin rahatladığının düşünüldüğü bir sırada, Kemal Derviş erken seçim sözleri etmeye başlar.
DSP’den ayrılanların yeni bir parti kurması sonrası, DSP’de sorunlar yaşanmaya başlar. Bu sırada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de Kemal Derviş’in erken seçim çağrısına destek vermesi ile koalisyon dağılır ve erken seçime gidilir.
03 Kasım 2002 de yapılan seçimler sonucu DSP, MHP ve ANAP baraj altında kalırken, 14.08. 2001 yılında kurulmuş AKP, 14 ay gibi çok kısa bir sürede 81 ilde teşkilatlarını kurar ve tek başına iktidara gelir ve Ecevit’in siyasi yaşamı sona erer.
NOT: Bu yazımın 2. Bölümü olan “ABD’ NİN FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ ARACILIĞI BAŞLATTIĞI ERGENEKON VE BALYOZ KUMPASLAR DÖNEMİ”
yarın bu köşede yayınlanacaktır.
Sorunsuz bir hafta dileklerimle.