Aslına bakarsanız Türkiye Cumhuriyet tarihinin öylesi bir döneme şahit oluyoruz ki;
Önder Atatürk ve yol arkadaşlarının Cumhuriyet'i ilan ettiği 1923'den bu güne tam 100 yıl geçti.
Tarihin bu önemli kesitine denk gelmemiz büyük bir şans.
Ayrıca 2'nci 100 yıla adım attık, bu da ayrı bir duygu.
Kim ne derse desin,
Ne kadar önemsizleştirmek isteyenler olsa da;
Bu önemli günün 100. Yılını 7'den 70'e herkes gönlünce kutladı.
Televizyonlarda 'reklam kuşakları dolu dolu Atatürk ve onun emaneti Cumhuriyet konuluydu'.
İlk kez reklamları bu kadar fazla istedim.
Hatta bir ara kendimi kanallarda reklam kuşaklarını arar olarak buldum.
Cumhuriyet'e giden yolda Gazi Mustafa Kemal'in verdiği mücadeleyi bir kez daha soluksuz izledim.
Samsun'dan başlayan o kurtuluş meşalesinin kıvılcımının tüm yurdu nasıl sardığını izlerken, 'Ona bir kez daha hayran oldum'.
Öngörüleri, kararlılığı ve o günün şartlarında 'Efendiler, Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz' diyebilecek bir fikre sahip olması, Atatürk'ün dahi ve liderlik cesaretini anlatmaya yeter buluyorum.
Atatürk bir fikirdir.
O nedenle ölümsüzdür.
Onu anlamakta zorlananlar ise Atatürk'ün Cumhuriyet'i ilan ettiği 29 Ekim 1923 tarihi öncesinden bir adım öteye gidememiş zihniyetlerdir.
Ve dün.
Önder Atatürk'ün gösterdiği yolda yürüyenlerin günüydü.
Kırmızı beyaz kıyafetlerle ailece törenlere katılanlardan tutunda, tekerlekli sandalyesiyle kutlamaya katılan öğrenciden, askeri araçlarla tören alanına götürülen gazilerimize kadar gurur günümüzdü.
Cumhuriyet'in 100. Yılını geride bırakıp, 2'nci 100 yılına adım atarken, coşku doruktaydı.
Sokaklardaki o minik öğrencilerin Atatürk portreli tişörtleri o kadar güzeldi ki;
Geleceğe umutla baktım.
Motosikletli kuryelerin bir ara 'Yürüyelim arkadaşlar' marşını çalarak Cumhuriyet Caddesi'nden geçtiğini gördüm.
Atatürk Anıtı'nın çevresi 'rengarenk kıyafetli insanlarla doluydu'.
Bayram havasında herkes en güzel kıyafetlerini giymiş 3 kuşak bir aradaydı.
Ama merak ettiğim ve olması gerektiği gibi olmayan bazı şeyler de yok değildi.
Mesela İlkadım Kaymakamlığı Binası'nda asılı Türk Bayrağı vardı ama hemen yanındaki Atatürk Posteri yukarıda toplanmıştı.
Rüzgar mı yaptı diye herkes sosyal medyada birbirine sordu.
Onlarca vatandaş bana ulaştı.
Sosyal medya platformu X'den(Twitter) paylaştık.
Binanın görevlisi yok mu?
Vatandaşın gördüğünü o göremiyor mu?
Ya da görenler onları neden uyarmadı?
Umarım bu yazıyı yazdığım sırada düzeltilmiştir.
Ayrıca bir başka konu vardı ki;
Bana gelen mesajlarda da 'haklısınız' dedim.
Cumhuriyet'in 100. Yılı olması nedeniyle herkes İlkadım Anıtı'nın ve Atatürk Anıtı'nın çevresine gelmek için akın etti adeta.
Araç koyacak yer yoktu zaten her yer kapatılmıştı.
Samsun Büyükşehir Belediyesi aslında 100. Yılda tramvayları bugüne özel olarak belli bir saate kadar ücretsiz yapabilir miydi?
Yapabilirdi tabi ki.
Ama düşünülmemiş sanırım.
Hele ki Samsun gibi, kurtuluş meşalesinin yakıldığı bir kentte, çok şık bir hizmet olurdu.
Dediğim gibi Atatürk demek, bir kimlikten öte, bir fikirdir.
Onu anlayınca, onun fikirlerini benimseyince, 'Bu günün önemini daha iyi kavrayabiliyorsun'.
Aksi halde 'bir törenden ibaret' oluyor.
Elbette Cumhuriyet’i ruhunda yaşamak, kazanımlarını kalbinde hissetmek farklı bir şey.
O nedenle yazımın başında da söylediğim gibi;
Tarihi bir güne tanıklık ettik.
Bizi biz yapan Cumhuriyet'i, vatandaşlar gönüllerince kutladı ve adeta şehrin tüm sokaklarına, okullarına yaydı.
Yarın itibariyle 2. Yüzyılın başındayız.
Türkiye Cumhuriyet'i ve Atatürk'ün fikirleri, devrimleri ilelebet yaşacaktır.
Yolumuz ve yönümüz Cumhuriyet.
Önder Atatürk ve yol arkadaşlarını;
Minnet, rahmet ve özlemle anıyorum..
Nice 100 Yıllar Yaşasın Cumhuriyet..
7'den 70'e