31 Mart yerel seçimlerinde kaybeden Belediye Başkanları'nın çoğu 'sürpriz olarak' kaybetmedi.
Süreç adım adım geldi aslında.
Bazıları aday yapılmadı.
Bu da birazı ‘KİBİR’den, birazı da beceriksizlikten.
Mesela bazıları bir türlü halka dokunma sorununu çözemedi..
Ama seçime girip de kaybedenler neden kaybetti biliyor musunuz?
KİBİR KAYBETTİRDİ.
Evet büyük harflerle yazdım.
KİBİR...
Dini açıdan da, çok üzerinde durulan KİBİR, Müslümanları küfre götürebilecek yollardan biri olduğu için Cenab-ı Allah yüce kitabında defalarca kibirden bahsetmiş ve şöyle buyurmaktadır;
"İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez."
Sosyal açıdan ise sonuçlarını 31 Mart yerel seçimlerinde gördük...
Türkiye'de dengeleri değiştirdi.
Hatta CHP birinci parti, AK Parti ikinci parti oldu.
YRP'nin gerisinde, MHP ve İYİ Parti eridi küçük diye tabir edilen partiler kadar oy alabildi.
İYİ Parti de 'Hür ve müstakil giriyoruz seçime' diyerek CHP'nin uzattığı eli itti ve;
'KİBİR'in bedelini yüzde 3,69 oyla ödedi.
Resmen bitti gibi.
Samsun'a dönersek;
Seçimden önce bir araya geldiğim başkanların çoğuna söyledim.
Durumunuz iyi, ya da değil diye.
Kendileri de okuyordur bu yazımı.
Demediklerime, yani kibirleri nedeniyle bir araya bile gelmek istemediklerime de 'gazetede açık açık yazdım.'
Aday yapmayın kaybeder diye defalarca köşemde yer verdim .
Seçimi kaybetmeseler de çok oy kaybı yaşar ve yaşatır şeklinde dile getirdim.
Hatta AK Partili siyasilere, il yönetimine de söyledim.
KİBİR Samsun'da seçimi belki Türkiye'nin diğer illeri gibi etkilemedi ama;
Özellikle AK Parti'nin oylarına bakın, nasıl da geriledi.
KİBİRİN getirdiği nokta bazı başkanlara kaybettirdi, bazılarını aday bile yaptırmadı, bazıları aday olsa da aldığı oylar yerlerde süründürüyor.
Bazıları için ise hiç bir şey demiyorum.
Çok ucuz kurtardılar.
Koltuklar az daha gidiyordu.
CHP ve YRP'nin bu kadar halk tarafından tercih edileceği bilinebilseydi, öngörülebilir olsaydı,
seçimin yönü çok farklı olurdu.
Muhalefet daha çok seçime asılırdı.
KİBİR denilince tabi ki en çok belediyeye sahip olan parti AK Parti.
Zaten seçimde en çok belediye kaybeden de AK Parti oldu.
AK Parti'nin belediye başkanları, il ve ilçe yöneticileri şunu hesap edemedi;
'Seçmen sandığa gider, tepkili olsa da son anda oyunu bize atar...'
Evet yıllarca öyle oldu ve bu süreç ‘nasıl olsa bize oy atarlar beklentisi’ AK Partili yetkililerin, başkanların çoğunda 'YOĞUNLAŞTIRILMIŞ KİBİRE’ yol açtı.
'Biz kazanırız, biz alırız, biz yaparız.'
Seçmen madem öyle bu kez böyle diyerek sarı kartı çıkardı..
Oyunun içinde bıraktı ama bir dahakine 'komple sahanın dışına alırım' mesajını da net verdi.
Şimdi bu KİBİR nedeniyle kaybeden aday yapılmayan başkanların veya adayların bazılarını, seçim öncesi hem de sandığa 5 gün kala ben bizzat aradım;
"Başkan biz anket yaptık çok gerilerdesin. Şu şu mahallelerde toparlaman lazım" dedim.
Elbette gazete olarak çalıştığımız adaylara.
İnananlar yola koyuldu. Hele bazı adayların çok işine yaradı o bilgiler.
Tabi ki kusura bakmasınlar ama KİBİR tavana çıkmış olan bazıları inanmadı.
Hemen o mahalleden muhtarını, mahalle temsilcisini arayıp, kaç oyumuz var, kaçı bize gelir diye yanımda soran bile oldu.'
Sonra da 'Bak oyumuz belli, biz de sıkıntı yok' dedi.
İşte o TEHLİKELİ KİBİRDİ.
O başkan seçimi kaybetti.
O KİBİRİN kalkmasına izin vermeyenler, sonuçta makamlarından oldular.
İlginçtir; bir çoğu çok iyi çalıştıkları dönemlerde KİBİRİN kurbanı oldu.Yazık da oldu...
Yakakent'te Başkan Hüseyin Kıyma'yı koymuyorum bu ‘iyi dönemleri olanların’ içine.
O kendi KİBİRİNİN içinde yok etti kendini.
Ama zaten 'göçmen kaçakçılığı iddiaları sonrası AK Parti'nin onu aday yapması da büyük hataydı.
Halka karşı da, devletin yargı organlarına da, “Bir şey yokmuş hissi vermek’ ne anlama geliyordu anlamadım zaten.
Ama halk kesti biletini, gönderdi evine.
Sanırım mahkemesi de yakındır.
Aslına bakarsanız, Başkan Kıyma’nın yeniden aday yapılması, AK Parti'nin karar vericilerinin ‘BEN YAPTIM OLDU KİBRİNDEN’ başka bir şey değildi..
Mesela başka örnek.
AK Parti, 19 Mayıs İlçesi'nde de 4. Dönem diye değişim düşünüyordu.
KİBİR bu ya her yerde kazanırız zannediyorlar.
Ben çok kez uyardım son kez de büroma ziyaretlerinde uyardım.
Değiştirirseniz 'kaybedersiniz. Osman Topaloğlu nereden aday olursa kazanır. Suat Kılıç destekli seçim ona YRP’den hayırlı olsun' dedim.
Orada dinlediler, sanırım.
Suat Kılıç'ın YRP ile yapacaklarını da hesap etmiş olmalılar.
Necaattin Demirtaş, 2019'da başkan seçildikten sonra, CHP'ye kapısını açmadı, İYİ Partililerle bir araya gelmedi.
Sandıktan ne bekliyordu ki.
CHP'liler, 'yine de Demirtaş'a mı oy verecekti.'
KİBİR'in girdiği yerde başarı olmaz.
Demirtaş, bundan nasibini alanlardandır.
Tekkeköy'de de mesela Başkan Hasan Togar, "Yerine biri (Candal) düşünülüyor' dediğimizde olamaz gözüyle bakıyordu.
'Beni nasıl değiştirecekler, tartışılmam bile yanlış' diye düşünüyordu.
Bizzat konuştum. O söylediklerini KİBİR olarak görmüyordu.
Kendisini severim. Ama o zaman o uyarımı dikkate alsa, sahaya inse, vatandaşın tepki gösterdiği işleri yumuşatsa, anketlerden bomba gibi çıkacaktı.'
Sonuçta 'aday yapılmadı, ama ona Tekkeköy halkı sahip çıktı.'
Seçimi alabilirdi de. Kaybetti.
Ve dün önemli bir hareket yaptı.
Tüm ön yargılarını bir yana bırakarak, rakibi Mustafa Candal'ın elini kaldırıp, koltuğunu devretti.
Kutluyorum.
Yani sonuçta siyasette kazanmak güzeldir ama KİBİRİN yeri yoktur.
Güç sarhoşluğu bozar.
Bugün bozmaz, yarın hemen olmaz ama;
Halktan koparsan, geldiğinden farklı yaşamaya başlarsan, 'ben yaptım oldu' diyerek burun büyüklüğü yaparsan, gün gelir KİBİRİN esiri olursun ve 'önündeki tehlikeyi fark edemezsin.'
AK Parti bunu yaşadı.
Hem de Türkiye çapında yaşadı.
Samsun'da CHP yönetimi 'halka inemediği için aslında oda ‘umursamazlık KİBİRİNİN’
bedelini ödedi' ve sadece bir belediye ile sınırlı kaldı.
Sadece şimdi ki yönetimden bahsetmiyorum.
İl ve ilçenin öncesi de aynıydı.
Çarşambalılar Lokali'nden İlçe başkanlığı yönetmeye kalkarsan, sonuç böyle hüsran olur.
Kadın kolların çalışmaz, hatta seçim sonrası istifasını da basar.
Seçmen CHP'ye tepki göstermediğinden 'yine de varlığını koruyor ama', halk çarparsa fena çarpar.
İYİ Parti'yi komple bu işin ortasına koyuyorum.
Kibir orada artık 'abideleşmiş.'
O nedenle hangi parti olursa olsun.
Öncelikle bu KİBİR tutkunlarından partiler kurtulmalı.
Sonra onlarla birlikte KİBİRİ de 'Ben yaptım oldu' diyenleri de kapıdan içeriye sokmamalı.
Sonra da 'seçmene dokunmalı ve halk ile oluşturdukları bağların göstermelikten uzak olmalı.
Yani 31 Mart 2024 seçimleri sonrası şunu gördük;
KİBİR kaybettirdi, tevazu, halka dokunmak kazandırdı.
Umarım koltuğa yeni oturanlar bu yazımı okurlar.
Umarım ders çıkarırlar.
Aksi halde 5 yıl sonra bu vatandaş yine göndermesini bilir.
Hatta aday bile yaptırmaz..
Bilmem anlatabildim mi?
Suçlu sadece emekli mi? Emekli neden günah keçisi yapılmaya çalışılıyor? Sandığa gitmeyen AK Parti seçmenin içindeki emeklililerin oranı kaçtır? Neden yanlış aday seçimine bakılmıyor? Neden egosundan kibirinden şehri rehin alan başkanlardan söz edilmiyor? Neden yandaşına ihale veren rant sağlayan başkanlardan söz edilmiyor? Neden bütün bakanlıklar üzerinden yapılan bazı yanlışlıklar konuşulmuyor?