Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin eski Başkanı Mustafa Demir'in, mesaisinin bitmesine 3 gün kala;
Milli Park'ta başlattığı doğa katliamı ile ilgili aklımda o kadar deli soru var ki;
Samsun halkı 5 yıllık süre içinde yaptığı hizmetleri beğenmiyor,
Hemen her icraatı mahkemelik oluyor,
Yargı kararlarını dinlemiyor,
Partisi bile yeniden aday yapmıyor,
Ama o tutuyor, mesaisinin bitmesine 3 gün kala, Cumartesi ve Pazar gününü çıkarsak, bir gün ya da iki gün kala iş makinelerini Tekkeköy Asarağaç'taki Milli Park'a sokuyor.
O günlerde halen Tekkeköy Belediye Başkanı olan Hasan Togar ile, AK Parti'den başkan seçilen ancak o gün henüz aday olan Mustafa Candal iş makinelerinin önünde tartışıyor.
Neden?
'Katliamı kim yapıyor?' diye.
Ağaçlar katlediliyor, yol açılıyor ve yaptıranın Büyükşehir Belediyesi olduğu anlaşılıyor.
O günlerde Halit Doğan Samsun Büyükşehir Belediye Başkan adayı.
Yani koltukta halen partisinin aday yapmadığı Mustafa Demir oturuyor.
SORU 1)
Bir belediye başkanı, işi bitmiş, mesaisi tükenmiş, aday yapılmamış, eşyalarını toplaması gerekirken, 'iş makinelerini neden Milli Park'a sokar?
Kaldı ki önündeki ilk Pazar günü seçim var artık yetkisi de bitiyor.
Devir teslime hazırlanması gerekir.
Ve kimin seçileceğini de bilmiyor.
Sandık bu, başka illerde olduğu gibi, AK Parti'nin adayı seçilmeyebilirdi de.
Ama eskimesine, eşyalarını toplamasına bir kaç gün kala, o 'iş makineleriyle fırtınalar koparıyor.'
SORU 2)
Aynı Belediye Başkanının raporu aldığı üniversite de manidar.
Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden alıyor, 'sözde tıraşlama raporunu.'
Tamam Samsun'da jeoloji mühendisliği bölümü yok ama OMÜ'de Ziraat Mühendisliği ve Çevre Mühendisliği Fakülteleri var.
Jeolojik açıdan KTÜ Mimarlığı Fakültesi'nden görüş ve rapor olması şart olsa da;
Samsun'da yapılacak bir doğa çalışması için bu kentin üniversitesi olan OMÜ'deki Çevre ve Ziraat Fakültelerinin de görüşü olması daha etik olmaz mı?
Daha kapsamlı ve anlamlı bir çalışma yapılamaz mıydı?
Dün OMÜ Çevre Mühendisliği'nden görüştüğüm bir hoca, "Samsun'da Çevre Mühendisliği'nden ya da Ziraat Fakültesi'nden görüş alınmamış olmasını çok iyi niyetli görmem" dedi.
Ben de aynen katılıyorum.
Heyelan nedeniyle tıraşlama yapılacak denilirken, Milli Park'ta o kadar ağacın katledilmesinin neresi normal acaba.
SORU 3)
Milli Park'ta böylesine bir katliam görüntüleri yaşanırken, Milli Parklar Bölge Müdürü'nün, kabuğuna çekilmiş, böyle sessiz kalmasını hiç anlamadım açıkçası.
Orada ne iş yaparlar, neyi korurlar, rapor var, ben ne yapayım demek yerine kamuoyunu neden bilgilendirmezler şaşırtıcı.
Kaldı ki, mesaisinin bitmesine 3 gün kalan bir belediye başkanının bu talebine '3 gün daha bekleyelim, yeni başkanın düşüncesi nedir diye', o ağaçların kesimi durdurulamaz mıydı, o başka bir soru.
Politize olmuş bürokratlar, her zaman bir şehir için korkum olmuştur.
Rantçılara hizmet eden nice bürokratlar gördük.
Eğer Samsun halkı olmasaydı, tepki göstermeseydi, Kürtün Vadisi çoktan imara açılmış, o imara açılmanın mimarı da Mustafa Demir olacaktı.
Ama direndi Samsun ve izin vermedi.
SORU 4)
Heyelanı önleyeceğiz, diye ortaya KTÜ'den alınmış, içinde Samsun üniversitelerinden görüş olmayan raporu ortaya koyarak, alelacele başlayan bu tıraşlama işi, neden kamuoyundan saklandı.
Evet saklandı.
Tekkeköy Belediyesi'nin eski Başkanı ile şimdi yeni başkanı olan Togar ile Candal'ın tartışması olmasa, Samsun bu işi öğrenemeyecekti.
Belki de katliam daha da derinleşecekti.
Konu Samsun'un gündemine gelse, tartışılsa, 'amaç tıraşlama ise', doğaya en az zararla nasıl yapılır, belki de kamu vicdanı rahatlayacaktı.
Ama her zaman olduğu gibi oldu, bittiye getirilerek, Orman İşletmesi'nin memurlarının da ağaç kesim işinin içinde olduğu, Milli Park Bölge Müdürlüğü'nün sessiz kaldığı bir doğa katliamına şahit olduk.
Kamu görevlilerinin tek gerekçeleri ise 'KTÜ'den rapor vardı.'
İyi de ne raporlar gördük biz.
Tekkeköy'ü yıllarca zehirleyen Azot ve Bakır bacalarının da 'zararsız olduğunu ortaya koyan raporlar' koydular ortaya.
Yüzlerce akciğer hastası çıktı sonra. Kanserden ölenler oldu.
Zehirli gazlar tütünleri yaktı; çiftçiye tazminat ödendi, insanlara verdiği zarar görülmedi bile yıllarca.
Bizzat ö dönem Milliyet Gazetesi'nde çalıştığım yıllarda, haberini ben yaptım ve dönemin Valisi, kapatma kararı aldı, baca filtreleri yüksek emisyon standartlarında oluncaya kadar bakıma alındılar.
Kaz Dağları'nda siyanürle altın aranmasına izin veren zihniyetler gördük.
"Kaz Dağları vatandır, savunacağız” diyen halkı da, Kazdağları bizimdir! “Alamos Gold ormandan gidene kadar biz burayı terk etmiyoruz!” diye çevrecilerin eylemlerine de şahit olduk.
O nedenle 'tedbirli olacağız, bir başkanın mesaisinin bitmesine 3 gün kala neden böyle bir talimat verdi' altını iyice eşelemek zorundayız.
Çünkü Samsun'da eğer bu kentin duyarlı STK'ları olmasa, vatandaşları reaksiyon göstermese;
*Ne Marina bölgesindeki itfaiye binası kalırdı,
*Ne Kürtün Vadisi kalırdı,
*Ne de bir çok tarım arazisi 'imara açılmadan' bugünlere gelirdi.
SORU 5)
Şimdi Mustafa Demir evine gitti. (Umuyorum gitmiştir)
SBB koltuğunda Başkan Halit Doğan oturuyor.
Tekkeköy Belediye Başkanı da 'o seçimden 3 gün önce yanına vatandaşları alıp, iş makinelerini durdurmaya giden' Başkan Mustafa Candal oldu.
Bakalım vatandaşların da 'şenlik yerine çevirdiği' Milli Park'taki doğa katliamına yaklaşımları nasıl olacak?
Geçtiğimiz bayram buluşmalarında 'Elimden geldiğince durdurmaya çalışacağım' diyen yetkililer sözünde duracak mı?
Bu arada Samsun Valisi Orhan Tavlı'nın da bu konudaki görüşünü merak etmiyor değilim.
Samsun'un Milli Parkı'nda bugüne kadar yapılan bu 'tıraşlama' konusunda kamu vicdanını rahatlatan 'açıklama yapacak mı'?
Kentin ilgili STK'ları ve bilim insanlarının görüşlerinden yararlanacak mı?
Sonuçta Samsun ve doğası 'bizlere emanet, gelecek nesillere en kötü ihtimalle aldığımız gibi emanet etmek görevimiz.'
Hatta ödevimiz.
Sadece bizim değil.
Bürokratların da ‘ödevi ve görevi’ olmalı.