Zaman zaman gazetelerde çıkan haberlerle ilgili basına suç bulanlara "Şu yöneticileri de az uyarın" demek geliyor içimden..
Nereden tutsan elinde kalıyor..
Bugün gazetemizde yer alacak olan iki haberle ilgili tespitler bile buna yeter..
Biri Türk Kızılay'ın 'öğrencilere bayramlık teşhiri', diğeri ise Tarım Kredi Kooperatifleri Samsun Bölge Müdürü Mesut Atav'ın doğal afetlerden zarar gören çiftçilerle ilgili yaptığı açıklama..
Kızılay'dan başlayalım..
Haberin girişi şöyle; 'Türk Kızılay’ı Samsun Şubesi Kadın Kolları ekibi, 350 öğrenciye kıyafet paketleri dağıttı'.
İyi güzel, ne kadar hoş bir davranış değil mi?..
Ama aynı Kızılay, çocuklarla birlikte poz vermeyi de ihmal etmemiş..
Ne gerek var teşhire..
Çocuklarla birlikte resim çektirmeye.. Hediye verirken resimleri koymamışlar Allah'tan..
Bir de onu yapsalar, siz düşünün artık..
Yardım yapıyorsan, yap.. Kimse görmesin.. Bir elin verdiğini diğeri görmesin..
Ne okulun ismine gerek var ne de öğrencilerle resim çektirmeye..
Ya da verdiğiniz tişörtlere Kızılay logosu koymaya..
Çocukları teşhir etmeye hakkınız yok ve olmamalı.. Madem gönüllülük esasına göre işinizi yapıyorsunuz, bırakın, ne okul ismi, ne köy ismi ne de çocuk resmi olsun..
Yapın yardımınızı biz zaten sizleri haber yapıyoruz, özendirici olsun diye yeterince sayfalarımızda yer veriyoruz..
Yani o çocukların bayramlıklarının 'Kızılay bayramlığı olduğunu' göstermek şart mı bu yardımı gerçekleştirmek için..
Halen bu tip görüntülerin çocukların ruh halini bozduğunu anlamayacak durumda olmamıza şaşıyorum..
Biz Kızılay'ın yaptığı hatayı bir nebze düzeltiyoruz..
Tüm çocukların yüzlerini kapatıyoruz..
Ama hediye verip, çocuklarla poz veren 'siz büyükleri' kamuoyunun takdirine bırakıyoruz..
Başkan Mustafa Keskin, bu konuya özen göstermeli.
Umarız bu son olur..
ÇİFTÇİ MAĞDUR OLDU NE OLACAK ŞİMDİ..
Tarım Kredi Kooperatifleri Samsun Bölge Müdürü Mesut Atav dün bir açıklama yaptı.
Çiftçi borçlarının ertelenmesiyle ilgili..
Bir takım kişilere kızmış, sanırım..
Çiftçinin yanlış bilgilendirildiğini, bu nedenle doğal afetten zarar gören çiftçilerden zamanında başvuru yapanların borçlarının ertelendiğini açıklamış..
Ama açıklamanın tamamından ben şunu anladım..
Birileri çiftçiyi yanılttı ya da çiftçiye doğru bilgi verilmedi.
Bunu anladık..
Ama Müdür Atav, aslında Samsun'da bazı çiftçilerin hak ettikleri halde zamanında başvuru yapamadığı için borçlarının ertelenmesinden yararlanamadığını 'nasıl başardıklarını' anlatmış..
O yanlış bilgi vermiş, ya da bir başkası..
Sonuca bakmalı..
Çiftçi mağdur olduysa, kredi ertelemesinden yararlanamadıysa, bunda kendisinin sorumluluğu hiç mi yok..
Mesela çiftçiyi uyarı konusunda ne yapmış Bölge Müdürü Atav..
*Ziraat Odaları'na bildiri veya broşürler göndermiş mi?..
*Maliye'nin ya da SSK'nın yaptığı gibi, kredi borçları olan çiftçilere birer yazı göndermiş mi?..
*Hatta bizzat koltuğundan kalkarak, ilçe ilçe dolaşıp, çiftçilerle ya da köy muhtarlarıyla uyarıcı bir görüşme yapmış mı?..
*Diyelim ki; çiftçinin süreden veya o haktan nasıl yararlanacağından bilgisi yok; cep telefonlarına mesaj göndermek ya da Ziraat Odası Başkanlarını toplayıp, 'çiftçilerinizi uyarın diye' birer tebligat göndermiş mi?..
Kusura bakmayın ama çiftçi mağdur olduktan sonra, o yanılttı, bu yanılttı diye mazeret üretmeyi herkes yapar..
Bunun için makam sahibi olmaya gerek yok..
Tarım Kredi Kooperatifleri Samsun Bölge Müdürlüğü koltuğunda oturuyorsan, kurumunuza borçlu çiftçiyi bizzat kendinizin uyarması gerekir..
Artık dönem, 'masada oturup yönetici olma dönemini çoktan aştı'..
Yönetişim var artık..
Bunun örnekleri de var..
Vergi Dairesi Başkanı Şuayip Sevgi'nin 'vergi borçları yapılandırma yasasında' çıktığında herkese mektup yazdırdığını, televizyon ve gazetelerde günlerce beyanat verdiğini, hiç mi görmediniz..
Ya da SGK'nın yine aynı yapılandırma yasası zamanı binlerce kişiye mektup yazıp, ulaşmak için çaba harcadığını, son 1 ay, son 15 gün, son 1 hafta diye bangır bangır, televizyon ve gazetelerde uyarı yaptığını hiç mi görmediniz..
Günün sonunda bana göre gerekli uyarılar yapılamadı, çiftçiyi sizin iddia ettiğiniz gibi birileri de yanılttı..
İyi de dağ köyündeki gariban çiftçinin bunda suçu ne?..
Olan kredi borçları ertelenemeyen haraç mezat duruma gelen çiftçiye oldu..
Ve her şey bitip, başvuru süresi de son bulduktan sonra kamuoyunda 'kredi borçları tartışılmaya' başlandı..
Kusura Bakmayın Müdür bey, geç kaldınız..
Keşke daha önce, böyle hararetli 'çiftçiyi uyaran' mesajlar geçseydiniz de; çiftçi uyansaydı..
Bayramı zehir olmasaydı..