Samsun'da Büyükşehir Belediyesi denilince aklıma gelenlerin en önde geleni arasında;
'SBB'nin projeleri için çıkmış yargı kararları ve uygulanmayan yürütmenin durdurulması hükümleri aklıma geliyor.
Öylesine ilginçtir ki;
SBB'nin Başkanı AK Partili Mustafa Demir, zaman zaman Büyükşehir Meclisi'nde yaptığı konuşmalarında yargının verdiği kararlarla kendisini yürütmenin yerine koyduğunu iddia ederek eleştiriyor da'.
Samsun'da 'kitap ve kütüphane' dönemi yaşıyoruz.
Yalı Kafe'nin yerine beton kütle dikti, Millet Kıraathanesi ve Kitap Kafe yaptığını iddia etti.
Büyükşehir Belediyesi'nin, CHP'li Atakum Belediyesi'nin kullanımında olan Yalı Kafe'yi elinden alarak beton kütle yapması, yargıya taşındı.
İnanın kaç kez yürütmenin durdurulması kararı çıktı, kaç kez belediye proje değişikliğine gitti unuttum artık.
CHP'li meclis üyeleri inşaatın durdurulması için 5 kez yargıya başvurdu, yürütmenin durdurulması kararı çıktı ancak nafile, beton kütle yükseliyor.
Yine Kültür Park alanına da, dolgu alanı olmasına rağmen Alo 153 binası inşaat etti.
Yine davalık oldu.
Yargı binanın yapılmasının hukuki bir dayanağı olmadığı kararını verdi.
Bina şıkır şıkır işliyor.
Konuyu uzatabiliriz.
Emek Park, Atakum'un bir afet anında toplanma yeriydi, oraya da beton kütleyi diktiler.
Bir kütüphane de, yıkılan Türk- İş binasının oraya.
Maşallah Samsun kitap kenti oluyor adeta.
Kentin çok öncelikli işleriydi, Başkan Demir 4,5 yıla hepsini sığdırdı.
Sığdırdı da ne oldu, hepsi mahkemelik.
Sök takın dışında çivi çakılamayacak yerlerde şimdi beton kütleler boy gösteriyor.
Tüm bunları yapan, yargı kararlarına rağmen inşaatına devam eden SBB'nin ve Başkan Demir'in 'sahildeki bir kafeye 5 metre betonu öne çıktı diye yıkım kararı vermesinin şaşkınlığını yaşıyorum bugünlerde'.
Kafeyi yıkmış yıkmamış benim umurumda değil.
Yasa ne diyorsa o.
Asla hukuksuz bir şeyi savunmam.
Betona da karşıyım zaten.
Her zaman yeşil zeminden yanayım.
Benim şaşırdığım konu, betona bu kadar aşık olan SBB'nin nasıl oluyor da kafenin 5 metrelik betonuna kafayı takıyor.
O da beton sizinki de.
Ne farkı var.
Biri zeminde beton, diğeri yerden yukarıya doğru kat kat çıkılmış şahlanmış.
Yasal değilse hiçbiri değil.
SBB ve Başkan Demir, yasalara uyan örnek bir belediye olma gayreti içindeyse;
Çuvaldızı kendisine, iğneyi başkalarına batıracak.
Yani o beton yasal olmadığı için nasıl yıkıldıysa, kendisinin beton kütlelerini de yıkarak örnek olacak topluma.
Öyle olmalı.
Atakum sahili Adnan Menderes Bulvarı'nda yenilenen bir kafenin 5 metrelik betonuna önce 'mühürleme' daha sonra da 'yıkım kararı' alınıyorsa;
Kendi inşaatlarını da mahkeme kararına göre mühürleyecek ve yürütmenin durdurulması kararına uyacak.
Hukuk varsa herkes için var ve olmalı.
Zaman zaman mahkeme kararlarını eleştiren SBB Başkanı Mustafa Demir'e, şimdi o kafenin fazla betonunu yıktığı için şu sorulabilir?
Sizin hukuksuz binalarınızı da yıkacak mısınız?
Zabıtaları SBB'nin projelerinin uygulandığı ve haklarında yargı kararı bulunan binalara da gönderecek misiniz?
O kafenin 5 metrelik beton yıkımını, Samsun'da SBB'nin kendi binalarına da uygulayacak olarak kabul edebilir miyiz?
İş makineleri gidecek mi mesela, birkaç kez yargı tarafından yürütmenin durdurulması kararı verilen SBB'ye ait beton kütlelerin olduğu binalara.
Zabıtalı - zabıtasız farketmez.
Hangileri diye sormanıza gerek yok ama hatırlatabilirim.
Mesela;
*Yalı Kafe yerine yapılan Kitap Kafe
*Alo 153 Kent Yönetim Merkezi
*Emek Park'taki Keşif Kampüsü
Sayalım mı daha.
Minibüs terminali de benzer durumda.
İşin ilginci;
*Marina projesi
*Saathane Meydanı
*Cumhuriyet Meydanı gibi çok sayıda projesi davalık olan SBB'ye karşı 30 dava açan Mimarlar Odası 24'ünü kazanmış durumda.
Mesela hangi yargı kararı uygulandı da, yıkım kararı verdi SBB.
Bakın aslında bu anlattıklarıma zemin oluşturan açıklamayı da CHP'li eski Meclis Üyesi Mali Müşavir Dr. Atila Tekcan, çok güzel yorumlamış.
"Atakum sahilinde 5 metrelik kaçak yapıyı tüm ekipleriyle yıkan Samsun Büyükşehir Belediyesi'ne şikayetimdir. 4 defa mahkemeyi kazanmamıza rağmen yapımına devam eden Yalı Kafe inşaatı ile ve şu an hiçbir proje çizimin de yer almayan, kıyı kenar çizgisi içinde yapımı devam eden, yapımı kesinlikle imar hukukuna uymayan, izinsiz ve kaçak yapılan bu 'çelik yapı' ne zaman yıkılacaktır?"
Bir şey daha var.
Yürütmeyi durdurma kararı süresi içinde bu yapı kalkmadığı takdirde yetkili tüm kişiler hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na ve Bakanlığa suç duyurusunda bulunacağınızı beyan ederiz" diyor Tekcan.
Yani bu nasıl perhiz, bu nasıl lahana turşusu dercesine gibi bir durum var ortada.
Büyükşehir Belediyesi betona karşıymış gibi bir tutum içinde.
Oysa 'kendilerini beton sever' olarak biliyor Samsun.
Bu kadar beton kütlenin içinde, 5 metrelik betona takmışsa, ben umutlandım.
'Sanırım yargı kararlarına uyup yıkacak hukuka uygunluğu bulunmayan proje beton kütleleri'
Bekliyoruz.
Umudum var mı?
Sıfır denilecek kadar yok.
Çünkü;
'Ele verir talkını, kendi yutar salkımı' deyimine çok benziyor yaşananlar.
Fıkra gibi.
Birçok projesinde beton kütleler nedeniyle yürütmenin durdurulması kararları bulunan SBB tarafından Atakum sahilinde yenilenen bir kafenin 5 metrelik betonuna önce 'mühürleme' daha sonra da 'yıkım kararı' verildi.
Seninkileri de yık
CHP'li eski meclis üyesi Dr. Atilla Tekcan
CHP'li eski Meclis Üyesi Mali Müşavir Dr. Atila Tekcan, "Kendilerinin yaptığı hukuksuz binaları da yıkmalı" diyerek Başkan Demir'i eleştirdi.
SBB Başkanı Mustafa Demir
SBB'nin birçok projesi mahkemelik
Not: Ele verir talkını kendi yutar salkımı deyimi ne demek?
Ele verir talkını kendi yutar salkımı deyimi, bir kişinin insanlara verdiği öğütleri kendisi uygulamaması ve hatta tam tersini yapması halinde kullanılan bir deyimdir.