Ayasofya yine ülkemizin gündemine oturdu. Bu süreçte Ayasofya’nın durumu ile ilgili birbirinden ilginç, birbirinden uçuk öneriler gelmeye başladı. O önerilere girmeyelim ama biz de bir uçuk öneride bulunalım ne dersiniz?
İstanbul’u Müslümanlar yönettiği sürece Ayasofya cami olarak kullanılsın. Şayet bir gün İstanbul’u yönetmeyi Hristiyanlar ele geçirirse Ayasofya’yı onlarda kiliseye çevirsinler. İstanbul, Müslümanlarının yönetiminden çıkar mı? İnşallah hiçbir zaman çıkmaz. Millet uçuk öneriler yapıyor da bizim başımız kel mi? Biz de uçuk öneri yaparız!
Ayasofya Justinianus tarafından 532- 537 yılları arasında yaptırılmış. Yapılışından yaklaşık 1000 yıl sonra İstanbul, Müslümanlar tarafından fethedilmiş ve Ayasofya kılıç hakkı olarak camiye çevrilerek Müslümanların hizmetine sunulmuş. İngilizlerin İstanbul’u işgal edişiyle ibadete kapatılmış. Ülkemiz işgalcilerden kurtulmuş ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş ama bazı sebeplerden Ayasofya ibadete kapatılmış.
1934 yılında da müze olmasına karar verilmiş ama bu kararın veriliş ile ilgili ilginç bilgiler öğrenmeye devam ediyoruz. Bu öğrendiklerimizin doğruluğunu bilemiyoruz ama bildiğimiz bir şey varsa oda kimin istediği bilinmeden Ayasofya Cami’sinin müzeye çevrilmesidir.
Kimin istediği bilinmiyor dedik çünkü bildiğimiz kadarıyla Lozan’da böyle bir talep yoktu. Ülkemiz tam bağımsız bir devlet olduğu için kimsenin baskısına boyun da eğmez. O zaman ne oldu da, kim istedi de Ayasofya müzeye çevrildi?
Bu, Ayasofya’nın müzeye çevrilme süreci bizlerin merak ettiği bir süreç. Neden doğrudan bir talimat yerine Danıştay görüşü alınarak Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevrilmiş?
Yeni bir iddiaya göre ki iddia sahibi herkesin sözüne itibar ettiği Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Ayasofya’nın müze oluşu ile ilgili alınan Bakanlar Kurulu kararından Atatürk’ün haberinin olmadığını ve kararname deki imzanın Atatürk’ün imzasına benzemediğini hatta Soyadı Kanunun henüz resmi gazete yayımlanmadan yeni soyadıyla imza atıldığını ve ilgili Bakanlar Kurulu Kararının da resmi gazetede yayınlanmadığını şu sözlerle ifade ediyor.
“Burada kullanılan imza gerçek değil. Bir el Ayasofya’yı müze haline getirmiş ve Atatürk’e mâletmişler. O tarih için Atatürk’ün ismi geçince kimse itiraz edemez diye düşünmüşler. Böyle bir sahtekarlık var işin içinde” diyor.
Ayrıca Sayın Halaçoğlu; 1945 yılında dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na Ayasofya’nın ne zaman ibadete açılacağı sorulduğunda kendisinin arkeolojik kazılar bittiğinde açılacağını söylediğini bununla birlikte Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi hakkında Yunan basınında hiçbir haberin çıkmamış olmasının da dediklerine bir kanıtı daha olabileceğini söylüyor.
Bu böyle midir bilemiyoruz ama bunu Sayın Halaçoğlu söylüyorsa doğru olma ihtimali vardır diye düşünüyoruz. Şayet öyle ise durum daha vahim değil mi?
Dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün haberi olmadan böyle bir karar alınabilir mi? Bunları nereden, nasıl öğreneceğiz bilemiyoruz...
Devamı haftaya...