Artık ittifaklar siyasi partiler için bir nevi zorunlu hale geldi. Oysa ‘Başkanlık’ sistemi referandumunda “koalisyonlara son” diyerek başkanlık sistemini savunmuştuk.
Evet, öyle de oldu. Artık koalisyonlar dönemi bitti.
Koalisyon ile ittifakı karıştırmayalım, ikisi farklı şeyler.
Koalisyon, seçimlerden sonra bir nevi zorunluluktan dolayı gerçekleşen bir durumdu.
İttifak ise seçimlerden önce gerçekleşen ve neyin nasıl olacağı belli olan bir birliktelik.
Siyasi partilerin kendilerine yakın gördükleri partilerle ittifak yaparak seçmenlerinin karşısına çıkıyor oluşu seçmen açısından daha iyi bir durum.
Sebebi şu; seçmenin gönlündeki siyasi parti, ittifakı seçimden önce ve kiminle yaptığını beyan ettiği için seçmenin içine sinmezse oy vermeme imkanı var.
Koalisyonda ise, seçmen kendi partisine oy verdikten sonra parti, seçmenin istemediği bir siyasi parti ile birliktelik kurulabiliyordu.
Bakıyoruz da bazı siyasiler birilerini “kiminle kolkola” diye eleştirirken kendilerinin kimlerle kol kola olduğunun farkında bile değiller.
Bize göre artık ittifak konusunda kimsenin kimseyi eleştirme hakkı olmamalı.
Hele de bazı kardeşlerimiz öyle ifadeler kullanıyor ki aklımız şaşıyor.
Kendileri, birileri ile ittifak yaparken sorun yok ama rakip iki parti ittifak yapınca bunu “etik” bulmadığını söyleyip eleştirebiliyor.
Geçen gün CHP PM üyesi Sayın Zeki Kılıçaslan’ın da ittifak ile ilgili açıklamaları oldu.
Sayın Kılıçaslan, “Milli olmak HDP ile ittifak yapmaktır” diye bir cümle kurduktan sonra tartışmaların odağı oldu.
İlk bakışta sıkıntılı bir cümle gibi duruyor.
Bu konuşmadan ‘fayda’ çıkarmak isteyenler on saniyelik konuşma ile Sayın Kılıçaslan’ı yargılayıp karar verdiler.
Biz, Sayın Zeki Kılıçaslan’ı, HAS Parti Genel Başkan Yardımcılığından tanıyorduk.
O, böyle bir söz söylemişse, arkasında mutlaka mantıklı izahat vardır diye düşünüp konuşmanın tamamını dinledik.
Sayın Kılıçaslan, “Konuşarak her şeyi çözebiliriz. Bölgenin sorununu bölge insanı çözmeli, emperyalistler zaten bunu istiyor. Irak’ta bu olmadı mı? Suriye’de bu olmadı mı? Türkiye’de bu olmadı mı? Neden bölge insanları Türkler, Araplar, Kürtler, Acemler sorunlarımızı çözemiyoruz da Rusya, ABD ve İsrail bölgede söz sahibi olabiliyor” diyerek aslında bölgemizin sorununu ve çözüm yollarını söylemiş.
Tabiki bugünkü HDP ne kadar bölge halkını temsil ediyor o ayrı bir tartışma konusu.
Sayın Kılıçaslan’ın bu açıklamalarını biz zaten yıllardır dillendiriyorduk.
Aklın yolu bir: ABD ve İsrail bölgede fitnenin başıdır.
Mesele şudur ki, biz bu fitneleri bertaraf edebilecek güç ve iradeye sahip miyiz?