Evet maalesef ki Çarşamba Ovası’nın ortasına biyokütle enerji santrali kurma kararı alınmış.
22 Eylül Pazar günü Eğercili mahallesinde bir eylem gerçekleştirildi. Konuşmacıların bazı endişelerini sizler ile paylaşmak istiyoruz;
* Bizler ekolojik tarımı konuşmamız gerekirken neler konuşuyoruz?
* Hasta garantili şehir hastanelerini yapanlar garanti kapsamında bizleri hasta etmek mi istiyor?
*Bu bölgeden çıkacak atıklarla o santral çalışamaz, bunlar çöp ithal edip bu santralde yakacaklar
* Çarşamba ovasının göbeğine adeta hançer sokuldu
*Burası sadece bir ova değil aynı zamanda meskun mahal bu alanda 20 bin kişi yaşamakta, bu insanların sağlığının hiç mi kıymeti yok?
* Santrali kuracak firmanın devlet su işlerine müracaat dosyasında günlük 630 ton yakıt yakılacak bu yakıtın 38 ton külü olacak diye yazılmış, bu kül ne olacak?
* Bu santral sadece Çarşamba ovasını değil burada üretilen sebze ve meyvelerden dolayı bütün Türkiye’yi zehirleyecek”
* Bu santralden çıkan kül ve duman hemen ilerimizde olan Samsun’un su ihtiyacını karşılayan barajı da zehirleyecek
*Biz, bu çöp deposundan dolayı oluşacak haşarat ile bile uğraşamayız
* Biz azar azar zehirlenip ölmektense bir kere ölmeyi tercih ederiz, ne pahasına olursa olsun bu santrali buraya kurdurtmayacağız
*Gerekirse ana yolu trafiğe kapatırız, otobüslere biner Cumhurbaşkanına çıkar külliyenin önünde eylem yaparız
*Bu siyasi bir mesele değil, insani ve vicdani bir meseledir. İnsan olmak buna karşı çıkmayı gerektirir
Bir grup genç başka şeyler de söyledi ama onu burada yazamayız. Evet ismini bile bilmediğimiz bazı konuşmacıların bazı sözlerini sizler ile paylaştık.
Prof Dr. Kayıhan Pala, Bursa’ya kurulmak istenen biyokütle enerji santrali için şu açıklamayı yapmış;
“ Biyokütle enerji santralinde başlıca sorun hava kirliliği, bazı araştırmalar biyokütle enerji santrallerinin, kömürlü ve doğalgazlı termik santrallerle karşılaştırıldığında kükürt dışındaki tüm temel hava kirleticilerinin kömür santrallerine oranla biyokütle santrallerinde daha fazla dış ortama salındığını ortaya koymuş durumda” diye rapor açıklamış.Zaten o kadar anız ya da odun ya da her hangi bir cismin yakılıp da etrafa zarar vermeyeceğini düşünmek iyimserliğin ötesinde bir şeydir. Yakılan cisimlerin bacadan çıkan dumanının yüzde 90’nı filtrelense bile kalan kül veya duman bölgeyi birkaç ay gibi kısa sürede yaşanamaz hale getirebilir. Üç –beş yıl önce birçok firma güneş enerjisi santrali kurmak için müracaat etmişti, birkaç firma dışında onay alan olmadı. Yani birçok firma dağlara güneş enerji tesisi kurmak istedi ama “ ihtiyaç yok” diye reddedildi. Şimdi ovanın göbeğine hem de böyle bir santral kurmak nasıl ve neyle izah edilecek.
Tabii ki süslü sözler ile süsleniyor ama o santralin zararlı olmama ihtimali kesinlikle olamaz. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ÇED raporunun istenip istenmeme durumunun Valinin kararı olduğunu ve Sayın Valinin ÇED’e gerek görmediğini kamuoyu ile paylaştı. Şayet öyle ise Sayın Valiye sormak isteriz, böyle bir kararı neden ve nasıl aldınız?
ÇED istememe gerekçeniz nedir? Anayasanın 56. maddesi ile düzenlenen “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir .“ anayasanın amir hükmü ile getirilen bu ödev yürütmeyi, yasamayı ve yargıyı da kapsamaktadır. Millet kelime oyunları ile yanıltılıyor mu? Santralin oraya kurulmasında bir sakınca santral açısından olmayabilir, biz zaten santrali değil çevreyi düşünüyoruz. Şayet bunun zararı yoksa neden kimse savunmuyor? Susmak zararlı olduğunu kabul etmektir. Biyokütle enerjisinin faydalı olduğunu söyleyen yazıda atlanılan birşey var “ biyokütlenin oldukça çorak alanlarda yetişmesi ile daha önce yararlanılamayan toprakların kullanılması ve kırsal alanların yetiştiricilik açısından değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır” diyor. Peki Çarşamba ovası böyle bir yer mi?
Evet gerçekten de akıl alır gibi değil, şayet bu santral Çarşamba’ya kurulursa Çarşamba ovası çöplüğe dönüşebilir.