Samsun İl Müftü Yardımcısı İbrahim Kadıoğlu, Arapça tabela karşıtlığından Kur’an karşıtlığı çıkararak, Arapça tabela karşıtlarını İslam / Kuran düşmanı ve ahmak olarak ilan etti. Bu açıklamayı herhangi biri her hangi bir yerde yapsa bana yöneltilen sorulara ‘Ben önce söze bakarım söz mü, sonra söyleyene bakarım adam diye’ diyerek geçiştirirdim. Ancak sözü Atatürk’ün kurduğu saygın bir kurum olan Diyanet’in yöneticisi Samsun’da söylüyorsa yerimiz az olsa da ona söyleyecek çok şey var.
Kadıoğlu Arapça tabela karşıtlığını okuyucularına Kuran ve İslam karşıtlığı olarak sunmakla ahmaklık değil; ahmaklığın daniskası; önde gideni, en iyi örneği oldu. Akademik çalışma bir tarafa; İslam Ansiklopedisi’ne baksa Kuran Dili’nin Arapça değil; Kuran’ın içeriğinin olduğunu görecekti. Kuran’ın Dili değil; alfabesi Arapçadır, ancak o da günümüz Arapçası ile aynı değildir. Her Kuran okuyan Arapça okuyamaz. Kaldı ki Kuran’ı Kuran yapan alfabesinin Arapça olması değil; içeriğidir. Kutsal olan Arapça değil; ayetlerdir. Araplar İslamiyet’ten önce de Arapça konuşuyordu.
Kadıoğlu bu paylaşımı cehaletinden mi yoksa ihanetinden mi yaptı? Şimdi anlatacağım her ikisi de söz konusu. Kadıoğlu din eğitimini Trabzon’un köylerinde din ticareti yapan sözde hocalardan aldı. İmam Hatip Ortaokulu ve Lisesini dışardan bitirdi, İslam Enstitüsü veya İlahiyat Fakültesi yerine; Türk ve Atatürk düşmanı formatı atmakla bilinen Mısır El Ezher Üniversitesi’nden diploma aldı.
‘YÖK Denkliği’ olmayan bu üniversitenin mezunları 1997’de lisans eğitimi yapmış sayılmayarak, işlerine son verildi. Mehmet Ali Yekta Saraç’ın YÖK Başkanı olduğu 2015’te El Ehzer mezunlarına denklik verilse de 2021’de verilen denkliğin hata olduğu fark edildi ve yeniden diplomaları geçersiz sayılarak, Türkiye’de hepsinde değil; belirtilen İlahiyat Fakültelerinde 2 yıl okuma ve fark dersleri alma şartı getirildi. Kadıoğlu bu şartları yerine getirmeden görevine devam edemez! Daha önce atanmış olması kısmen müktesep hak oluştursa da ki aldığı maaşları geri ödemez, ancak 2021’den sonra Türkiye’de 2 yıl okumadan, farklı dersleri vermeden bu görevde bulunması yasal değildir. Diyanet gereğini yapmalıdır.
Kadıoğlu sosyal medya paylaşımında ‘Paylaşabilirsiniz’ ibaresiyle ‘Ebey bir süreden beri Arapça Dili aleyhinde bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde sosyal medyada yorumlar ve propagandalar yapılmaktadır! Tüm Müslüman Kardeşlerimden Kutsal kitaplarının dili olan Kur'an-ı Kerimimizin alfebesini korumaları için sahip çıkmalarını… Bu hususta Kur'an'a saldırmak için zemin hazırlayan kendini bilmez ahmaklara geçit vermemelerini ve bu bağlamda dükkanlarına Arapça hat yazısı asmalarını tavsiye ederim...Yaşasın Kur'an Dili Olan Arapça, Yaşasın Peygamberimizin anadili olan Arapça....’ ifadelerini kullandı.
(Yazım hataları kendilerine aittir. Eleştiri değil; doğrusunu öğrenmesi için düzeltiyorum; ‘ebey’ kelimesinin doğru yazılışı ‘epey’dir. ‘Alfabeyi’ bir yerde yanlış bir yerde doğru kullanmış..)
‘Yarım doktor candan, yarım imam dinden eder’ özlü sözünde olduğu gibi zaman zaman cehaletten zaman zaman da ihanetten bu tür din görevlileri yüzünden camiler boşaldı, beş vakit namaz kılanların her geçen gün biraz daha azaldı, deizm ve ateizm inanılmaz bir derecede çoğaldı. Dini bütün olarak tanımlanan ailelerin çocukları da ateist veya deist oldu ve olmaya devam ediyor.
Kadıoğlu isterse Emin Barın’ın hat sanatıyla yazdığı, ebru süslemeli Arapça yazılmış aşağıdaki tabelasını duvarına asabilir.
Bakırköylü Ermenilerden Doktor Peştemalcıyan ailesiyle birlikte Türkiye’den Almanya’ya göç edip Berlin’de bir halı ve kilim mağazası açar. Bir yıl sonra 2.Dünya savaşı çıkar Berlin işgal edilir. Paşinyan ailesiyle mağazada iken Rus askerleri mağazaya girer, askerlerden biri Paşınyan’ın kızının elini tutarak, kızı dışarı çıkmak isteyince babası ani bir refleksle askerin önüne geçer ve eline yapışır, asker silahını Paşinyan’ın şakağına dayar., Paşinyan ‘Şimdi boku yedik’ der.
Asker Türkçe bozuk bir şiveyle ‘Sen ne dedin?’ der?’ Baba sözü tekrarlayınca, asker ‘sen Türk müsün?’ diye sorar. Paşinyan ‘Eevet, Türküm’ der. Asker Kazak Türk’ü olduğu için, Paşinyan’a ‘Biz kan kardeşiz’ arkadaşlarına da ‘Kimseye dokunulmayacak, bu mağazanın güvenliği sağlanacak’ der. Böylece ‘Şimdi boku yedik’ ifadesiyle Paşinyan’ın ailesi de mağazası da yağmadan kurtulur. Ziyaretine gelen hat ustasına, hayatını borçlu olduğu bu ifadeyi yazdırır ve duvarına asar. Tabelada görüldüğü gibi önemli olan içeriktir.
Beyefendi abesle iştigal etmiş. Alfabe ile dili ayırt edememiş. Maalesef.
Herzeler hezeyan eder, söyler. Abesle iştigal... Cehaletini gördüm. Muhatap alınacak seviyesi yok.