Haftalardır dilimiz döndüğünce yazdık, paylaştık…
Bizim dilimizde tüy bitti, onlar “bana mısın” demedi.
Onlar gözümüzün içine soktukça, biz de sesimizi duyurmaya çalıştık ancak; ne Adana’daki ne de Giresun’daki görüntüler “ne ilkti ne de sondu...”
Bu sayfalarda, sosyal medyada her hafta yığınla fotoğraf videolar paylaşıldı, TFF; bugün de olduğu yine her zaman ki gibi; “hep izledi…”
Adana’da da Giresun’da da hastanelerde “sağlık çalışanı” kalmamış olacak ki; hepsi tribündeydi!...
Uğradığımız haksızlığa hashtag mi açmadık?
Gerek Başkan Yüksel Yıldırım, gerekse de kırmızı beyazlı camiamız avazı çıktığınca bağırdı bağırdı ama kimse oralı bile olmadı.
İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu hariç.
Başkan Yüksel Yıldırım’ın bazı açıklamalarına suç duyurusunda bulundu.
O iş tatlıya bağlanır bağlanmasına da;
Biz topu topu 20 kişiyi tribüne almak için yalvarmadığımız kalırken, el alem binlercesini elini kolunu sallaya sallaya hele ki; sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde localarına doldurdu…
Biz; “Nasıl izah ediyorsunuz?” diye sordukça, onlar “üç maymunu” oynamaya devam etti.
Cumartesi günü; “sağlık çalışanı” diye tribünlere alınan binlerce Adana Demirspor ve Giresunspor taraftarlarının görüntüleri artık bardağı taşıran son damla oldu…
Rezalet görüntülerdi, haksızlıktı, saygısızlıktı.
Milyonların korona virüsü salgını ile mücadele ettiği, kepenk kapatan esnafın, ihtiyaç sahiplerinin “tam kapanma” yaşadığı bugünlerde…
Sonuç; Samsunluların artık sesini duyurduğu, “YETER TFF” dediği günü yaşadı.
Ulusal, yerel ve sosyal medyada milyonlar şu soruyu sordu?
Kimi kandırıyorsunuz?
Yasak mı, yasak, tam kapanma mı sözde kapanma!.
Bu defa “adaletsizlik, haksızlık, sahipsizlik” sözde kalmadı, milyonların çığlığı oldu…
Samsunspor ailesi; her zaman Atatürklü Arma’nın verdiği asaletle hakkını savunmaya devam edecek.
Biz kendimizden eminiz, çiğ süt içmedik ki; karnımız ağrısın!...