Devletimiz kurulduğu günden itibaren Türk halkı üzerinde acımasız ve sinsi psikolojik harp uygulanmaktadır. Bunun temelinde öldü bitti denilen Osmanlı’nın devamında kurulan yeni Türk Devleti’nin yeniden Avrupa’nın başına sıkıntılar açacağı endişesi taşımaktaydı. Devletimizin kuruluş tarihi olan 1923’ten ve özellikle Devletimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN vefatından sonra yani 1938’ten sonra ülkemizde yaşanan toplumsal, siyasi, ekonomik, kültürel, askeri sıkıntıları problemleri bilmek ve doğru analizler yapmak gerekir.
Bugün geldiğimiz noktada toplumumuzun bütün kesimleri sürekli olarak bu etkin savaşın (Medya, Basın, İnternet, Sinema, Sosyal Medya vb.) etkisi altında kalmıştır.
Yapılan bu saldırılarda milletimizin birlik ve beraberliği, düzenli aile hayatı, inançları, ahlâkı, moral gücü, sağlığı, iç dayanışması, öz değerlerine saygısı ve bağlılığı hedef alınmaktadır.
Ne yazık ki yapılan algı operasyonları neticesinde ciddi manada sorunlarımız problemlerimiz oluşmakta ve bizler sadece seyretmek zorunda kalıyoruz.
Son 50 yılda ülkemizin ve milletimizin yaşadığı olayları alt alta takip edersek nereden nereye geldiğimizi, bizi biz yapan Milli Kültür değerlerimizin, dilimizin, inançlarımızın tarihimiz başta olmak üzere nasıl yozlaştırıldığını rahatlıkla görebiliriz.
Gerçek şu ki düşmanlarımız bizi bizden iyi tanımaktadırlar. Yıllardır içimizde bizdenmiş gibi görünüp te bizden olmayan ama her fırsatta çok küçük şeyleri bile bahane ederek toplum üzerinde algılar oluşturmaktadırlar. Ülkeler ve liderler değişse de emperyalist odakların kirli yöntemleri asla değişmiyor ve değişmeyecekte.
Eski İran Cumhurbaşkanı Ahmed-i Nejat, Sadece İsrail’e karşı çalışacak bir istihbarat örgütü kurduk. Hazırladık. Başına getirdiğimiz adam İsrail ajanı çıktı demişti.
İngilizlerin Abdülhamit’in sarayına yerleştirdiği ajan “Günlük rutinlerime öyle alışmıştım ki Müslüman gibi ibadet ediyor, hatta gece namazlarına kalkmadığım zaman kendimi suçlu hissediyorum” diye hatıralarına not düşmüştü.
İçimize öyle sızdılar ki bizden göründüler isimlerimizi kullandılar. Soyadı kanunu ile birlikte soyadlarını değiştirerek geçmişlerini sakladılar. İnanmadıkları dine inanmış gibi yaptılar. Ermenisi, İngilizi, Yahudisi ne varsa yıllardır içten içe gizliden gizliye bizi bölmeye ayrıştırmaya çalıştılar. Ve bizler uyanamadık onları bizden zannedip dost görüp onları korumaya kollamaya çalıştık tüm yapılanlardan habersiz olarak.
Türklüğün ve İslam’ın son kalesi olarak görülen ülkemizin içerisinde maalesef Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN dediği gibi “Ey Türk gençliği dahili ve harici Bedhahların olacaktır… Gaflet delalet ve hatta hıyanet içerisinde olanlar olacaktır.’’
Ve günümüzde bizden olmayıp kendilerini gizleyenler açık ve net bir şekilde algı operasyonlarının içerisinde olup içeriden bizleri bölmeye ayırmaya birbirimize düşman etmeye çalışmaktadırlar. Kısacası içeriyi sağlam tutmamız gerekmektedir. Algılara operasyonlara karşı dikkatli ve uyanık olmamız gerekmektedir.
Devletimiz bakidir, hükümetler gelip geçicidir biri gelir biri gider bu geliş gidişlere milletimizin iradesi karar vermektedir. Bugün hükümeti eleştireceğim diye kendi devletini küçük gören geri kalmış gören aciz gösteren insanlarımız maalesef mevcut, bunu yaparlarken de hep inkarcı reddedici kalp kırıcı asılsız ifadeler kullanmaktadırlar.
Bu cennet memleketimizde biriler Ermeni oldular, Hristiyan oldular Yahudi oldular ama ne hikmetse bir türlü Türk olamadılar.
Her zaman dediğimiz gibi ülke insanımızın birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır, ancak insanlarımızın yan yana gelmemesi için her türlü ayrılıkçı kışkırtıcı aslı astarı olmayan haberlerle, resimlerle, algılarla engeller çıkartılmaktadır. Lütfen asgari müşterek noktalarda ortak hareket edebilmeyi birlik ve beraberlik içerisinde olma gayreti içerisinde olalım.
Kültürel emperyalizmin hedeflerinden olan, ama onlar için hiç de kolay olmayacak sinsi adımlar atılarak, toplumun ahlak değerlerine uymayan, toplumca reddedilen hareket ve davranışların meşru gösterilmeye çalışılması acı bir gerçektir.
2001 yılından itibaren başlayan bazı TV programları izdivaç, moda vs. programları, diziler algı operasyonlarının birer parçası haline geldiler. Bütün bu tarz programların nihai hedefi Müslüman Türk ailesinin temel yapısını bozmak, kültürümüzün ve İslam dininin ‘’güzel ahlak’’ tabirini acımasızca silmektir.
Yaşadığımız coğrafyada yaşanan savaşları, güçlü iken güçsüz ve aciz duruma düşen devletleri hep birlikte görüyoruz. Etrafımız çevrilmiş vaziyette iken ve nihai hedef olarak TÜRKİYE konuşulmakta iken birileri hala oyunda oynaşta çözümsüzlüklerin peşinde koşarak algılar oluşturmaktadırlar.
Değerli okuyucularım en son İsrailli gazeteci Eyal Berkovitch: Çeyrek finalde ‘’Hamas’’ı Yarı Finalde ‘’İran’’ı yendik Finalde ise ‘’Türkiye’’ var diyor. Bu dengesize söylenecek çok şey var ama asıl bu sözü ona söylettirenlere ve buna destek veren içimizdeki Brütüslere gelin de görün diye başlayan o halk atasözümüzü söylemek isterim.
Değerli okuyucularımız mahalli idarelerimizi ve oralarda yaşayan hemşerilerimizi unutmadım. İlçelerimizle ilgili bilgiler gelmekte, bana gelenlerin doğruluklarını gerçekliklerini araştırıp neticelendirdikten sonra yazılarımda hepsinden bahsedeceğim.
Sevgi ve Saygılarımla.
ALLAH (C.C) Yar ve yardımcımız olsun.
Ağzına yüreğine sağlık bundan önce yaşananlar mevcut yaşayıp gördüklerimiz Vatanımızı Milletimizi ALLAH muhafaza eylesin yaşanabilir tehlike ve sıkıntıları dile getirmişsin.Uyanık ve diri olmamız lazım Selam ve dua ile