Dün, yerel seçime doğru seçmenin nabzını tutmak için yaptığımız kamuoyu yoklamasının değerlendirmesini sonuçlandırdık..
Gazetemizin kardeş kuruluşu The Green Str'de sabah kahvaltısıyla başlayan değerlendirme toplantımızı 12 genç stajyer meslektaşımla tamamladık..
İlçeleri tek tek yeniden elden geçirdikten sonra, yüzdelik değerlendirmeleri de kamuoyu yoklamasının detaylı programında analizlere dönüştü..
Hafta başından itibaren yayınlamaya başlayacağız..
Ve dünkü değerlendirme toplantısının ardından arkadaşlardan son yorumlarını da kağıda dökmelerini istedikten sonra işin en zor kısmına geldik..
Birbirinden hevesli, dinamik ve gelecek vaat eden genç meslektaşlarımızla vedalaşma zamanı gelmişti çünkü..
Bir çoğu stajlarının tamamlanmasına rağmen gönüllü olarak, isteyerek sürdürdü saha çalışmasını..
Hep telefonun bir diğer ucunda beklediler 'kırsala çıkmayı'..
Ramazan ayında 15 gün süreyle oruç tutmalarına rağmen dağlarda tepelerde bizlerle birlikte koşturdular..
Belki yarınları hazırlayan önemli bir çalışmaya imza atmışlardı ama daha da önemlisi; Samsun'un geleceğinde yerel yöneticilerin belirlenmesinde 'bir öngörü sahibi olmak' onlar için daha da önemliydi..
Yüzlerindeki o sevinci, her gün biraz daha dik yürüyen, kendinden emin sorularını yönelten genç meslektaşlarımla ben gurur duydum..
Dün onların o sevinçlerinin 'ayrılık vakti geldiği için' biraz da olsa buruklaştığını görmek ise hepimizin yüzüne yansıdı..
Bekledikleri stajın çok ötesinde birebir sahada, vatandaşla karşı karşıya, sorunlarını dinleyen, deklanşörüne basan, tercihlerini yazan biri değildi onlar sadece..
Ya da anket yapıp sonuç çıkarmaya çalışan, analiz yapan bir yorumcu da değildi..
Onlar o sahaya çıktığında 'kamuoyu görevi yaptığının bilincinde' birer gazeteci adayıydı..
'Kırsala kimler gelmek istiyor' dediğimizde arabaya doluşmalarının nedeni de oydu...
Yaşamın özüyle, zoruyla tanışmak için çırpınıyordu yürekleri..
Ayşe teyzeyi, Mehmet Amca'yı resimlerken, sorunlarını dinlerken, küçücük omuzlarına binecek yükün bir gazeteci olarak ilerleyen yıllarda ne kadar ağır olduğunu 'anlamalarına yetti bu süreç'..
Şimdi onlar asla, bizim gazete büromuzdan içeriye adımlarını attığı öğrenciler değiller..
Şimdi onlar asla, masa başında 20 gün geçirip, sonra da evraklarını kaşeleten, imzalatan stajyerler asla değiller..
Onlar; öğrencilik çağında gazetecilikle gerçek anlamda, sahada tanışan genç gazeteciler....
O genç gazetecilerin, çalışma arkadaşlarımın ve bayrağı teslim etmekten gurur duyacağım meslektaşlarımın hepsini gönülden kutluyorum..
Onlarla birlikte çıktığımız yol arkadaşlığımızda bizlere 'yeniden mesleğe yeni başlamışçasına heyecan yaşattıkları için de' hepsine teşekkür ediyorum...
Ve inanıyorum ki; o genç arkadaşlarımızın bizlerin 'kontrolünde' yaptığı ancak sahadan edindikleri özgür yorumlarıyla özdeşleşecek olan seçmenin yerel yönetim eğilimiyle ilgili kamuoyu yoklamasını okurken siz de bana hak vereceksiniz..
Yolları açık olsun...