AK Parti Hükümeti'nin Milli Bayramlar'la ilgili bazı kutlama kısıtlamaları, vatandaşlar üzerinde farklı bir boyuta dönüşmeye başladı..
Yıllar öncesinde dedelerimizden dinlediğimiz, sonrasında babalarımızla birlikte katıldığı, kutladığımız bayramlarda 'coşkuyla kutladık' derdik belki ama sadece gösteriden öteye gitmezdi Milli Bayramlar..
Belediyeler, kamu kuruluşları araçlarıyla geçitler yapar, protokol selamlanır, çocuklar statlarda gösteri yapar, Atatürk Bulvarı'nda vatandaş toplanır, alkışlar arasındaki bir konuşmayla biterdi bayramlar..
Anlıktı yani..
Sözde gün boyu kutlardık ama özde öyle miydi?..
Ya şimdi..
AK Parti Hükümeti'nin son yıllarda başlattığı kutlamalardaki kısıtlamalar, 23 Nisan'ı, 19 Mayıs'ı, 30 Ağustos'u ve Cumhuriyet Bayramı'nı gündemimize öylesine taşıdı ki...
Günler öncesinden başlayan tartışmalar, atışmalar, yürürüz, çelenk koyarız, koyamazsınız zıtlaşmaları, adeta 'günlerce o bayramı' konuşmamıza, değerlerini daha iyi anlamamıza neden oldu..
Evde, sohbetlerde, bürolarda bu konular 'günlük konuşmalarımız oldu'. Beyin jimnastiği yaparken, kimin eli gitmiyor ki, bilgisayara ve 'Cumhuriyet'i nasıl kazandık' diye bir kez daha okumaya..
Kaç kişi daha Atatürk'ün Nutuk kitabını okumadı ki bu süreçte. Ya da şu çılgın Türkleri..
İnternet ortamında, ne kadar Cumhuriyet, Çanakkale şiiri döndüğünü, sosyal paylaşım ağlarında nelerin eklendiği ve milyonlarca kişinin 'beğendi' sözlerini görmemek için kör olmak lazım..
İzmir'deki Cumhuriyet Bayramı yürüyüşünü, böylesine zıtlaşmalar olmasaydı tv kanalları haberlerde bu kadar yer verir miydi, sanıyorsunuz..
Törenlerde kısıtlamalar olmasa Samsun'da böyle bir yürüyüş gerçekleşir miydi?..
23 Nisan, soğuklar var öğrenciler üşür diye hırpalanmasa..
19 Mayıs'ta bayram kutlamasına katılan öğrenciler derslerden geri kalıyor diye 'o günün ruhunun gençlerde filizlendiği' stat kutlamaları kaldırılmasa..
30 Ağustos'un kutlamaları aşındırılmasa, vatan uğruna can veren şehitlerimizi günlerce kim konuşacak; televole magazin kültürünün hakim olduğu tv kanallarında..
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda kısıtlamalar yapılmasa, Çanakkale, 120 filmini hangi tv kanalı tekrar tekrar verecekti..
AK Parti tarafından hazırlanıp çıkarılan, "Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar" hakkındaki yönetmelik, belki 'ilk bakışta tepkilere yol açıyor' ama, Milli bayramlarımızı gündeme getirmesi, tartışılması, aslında 'Cumhuriyet'in kazanım değerlerini' güçlendiriyor..
Daha sahiplendiriyor..
Ben kendi adıma açıkçası Dini Bayramı'mız olan Kurban Bayramı'nda sevdiklerimle birlikte çok iyi dört gün geçirdim.. Bayram vesilesiyle ziyaret edemediğimiz büyüklerimizi ziyaret ettim, uzakta olanları hatırlamama vesile oldu, arayıp bayramlarını kutladım..
Bugünde Milli Bayramımız olan ve önderimiz Atatürk'ün 'en büyük eserimdir' dediği Cumhuriyet Bayramı'nın coşkusunu yaşıyorum..
O kadar yoğun yaşıyorum ki; bu kadar tartışma ortamı bana bu ülkenin kurtuluş mücadelesinde verdiği mücadeleyi bir kez daha hatırlattı..
En az yüz tane Atatürk resmine baktım.. Gençliğinden, cephedeki resimlerine, hatta ağır hasta yatağından kalkıp, Hatay meselesini çözmeye gidişindeki resim ve anılar yeniden baktım, okudum..
Cumhuriyet'i nasıl kazanmışız, bir kez daha irdeledim..
Kurtuluş savaşında cepheye erzak taşıyan ünlü Türk kadınlarını bile bir kez daha tek tek okudum, ibretlik mücadelelerini 'yüreğimde hissettim'..
Erzurumlu Nene Hatun'u, Kara Fatma lakaplı (Fatma Seher Erden)'i, 1. ve 2. İnönü savaşlarına katılmış İzmirli Ayşe Hanım'ı, Temmuz 1920'de Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada askerlerde bir duraksama olunca "Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?" diyen ve şehit olan Osmaniye'li Tayyar Rahmiye'yi, Pozantılı Hatice (Kılavuz) Hatun'u, Afyon'da çete kurup savaşan Tarsuslu Kara Fatma, Gaziantep'li Yirik Fatma, Şehit Nazife Kadın'ı, Gördesli şehit Makbule, Edebiyat öğretmeni asker Saime Hanım, Mustafa Kemal Paşa ile ile birlikte hakkında ölüm kararı verilen altı kişiden biri olan Halide Onbaşı lakaplı Halide Edip Adıvar ve Cepheye, cephane taşırken, kağnının kollarının üzerinde donarak ölen yüzlerce şehit kadınlarımızı..
O nedenle, Milli Bayramlarımızdaki bu tartışmaları bir bakıma olumlu buluyorum..
Yaşayan her kuşak, Cumhuriyet'i ve değerlerini, o kazanımların önemini tartışabiliyor..
Belki de bu tartışmalar sayesinde bir çok gencimiz adeta esiri olduğu sanal yaşamda karikatürler, sanatçı resimleri ve geyik sözlerin dışına çıkıp, Cumhuriyet'in değerlerini, Atatürk'ün resimlerini, Kurtuluş Savaşı'nın fotoğraflarını paylaşıyor..
Kısacası 'kısıtlamalara rağmen' güçlenerek kalbimizde kutluyoruz..
Yazımı Samsun Valisi Hüseyin Aksoy'un törendeki Atatürk'e hitaben yaptığı konuşmasındaki Cumhuriyet ve Atatürk'ü bütünleştiren son kısımla sonlandırıyorum..
89 yıllık bu istikrarlı yürüyüş, bugün ülkemizin dünyada sözü geçen ve saygı gören bir ülke olmasıyla kendini göstermektedir. En büyük bayramımız olan Cumhuriyet Bayramında aziz hatıranız önünde saygı ile eğiliyor, size minnet duygularımızla şükranlarımızı sunuyoruz. Ruhunuz şad olsun.”
Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun...