Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz'ın, AK Parti Giresun teşkilatının düzenlediği "Siyaset Akademisi"nde partililere anlattıklarını okuyunca, "O Yılmaz, başka bir Başkan Yılmaz mı' diye düşünmeden edemedim..
Öyle ya, Samsun'daki Başkan Yılmaz ile Giresun'da kürsüde olan Başkan Yılmaz'ın anlattıkları, Samsun'daki icraatlarla çok örtüşmüyor..
Samsun'da daha çok 'ben yaptım oldu' şeklinde karşımza çıkıyor, icraatlar..
'Danışın ama'dan kastını tam olarak anlamasam da Samsun'daki icraatlarda 'kamuoyuna danışıldığına rastlamadım desem' yeridir..
O nedenle Samsun'da yapılan bir çok belediye çalışması hizmet diye lanse edilse de 'Davalık olur ve mahkelemeler soruna çözüm arar'..
Örnek mi?..
Samsun'da, biri Canik'te, diğer Tekkeköy'de viyadük yapılması kararı alınır ama her iki ilçenin belediye başkanı da viyadüklere karşıdır.
Yani başkanlara bile danışılmamıştır..
AVM'ler bile davalıktır bu kentte..
Hatta ulaşımı..
Yani sonuçta son kararı veren Başkan Yılmaz'ın, o 'danışın ama son kararı siz verın dediği' dayatma davalıktır bir bakıma..
Zaten Yılmaz da, anlattıklarının bir bölümünde 'hayatım boyunca kimsenin yönlendirmesiyle iş yapmadım' diyerek, danışsa da 'fikrinde çok değişiklik olmayacağını' söylemiş görülüyor...
Ama asıl takıldığım ve şaşırdığım konu Başkan Yusuf Ziya Yılmaz'ın 'icraatlardaki vizyon' ile ilgili anlattıkları..
Giresun İl Teşkilatı'nın 'Siyaset Akademisi'nde yaptığı konuşmada Başkan öyle bir vizyon ortaya koymuş ki; Giresun'da o salondaki dinleyiciler, 'umarım Samsun'a gelip de dere ıslahlarını ve kapatılmış yolları görüp' niye şantiyeye şimdi çevirdiniz Samsun'u diye sormazlar..
Nasıl yanıt veririz ki onlara..
Biz öngörü olarak böylesine bir yağmur beklemiyorduk, o nedenle dereleri bunca zaman içinde ıslah etmedik ve sonra sel oldu, su baskınları bodrum katları bastı, yollardan arabaları sürükledi 13 kişi hayatını kaybetti dersek, vizyon açısından nasıl inandırıcı olabiliriz ki..
12 yıllık hizmet süremizde, gelişen bir Samsun'da alt yapıyı 5-10 yıl sonrasını hesaplayamadık, ya da bu kadar yapabildik, su taşkını oldu da diyemeyiz..
Hizmet ettiğimiz coğrafyayı iyi bilmeliyiz diyen Başkan Yılmaz, tutup da Giresun'da, 'Samsun coğrafyasını çok iyi tanıyorduk ama hiç beklenmeyen bir şekilde yağmur alınca, tedbir yetersiz kaldı, yapacak bir şey kalmadı, çünkü kanallar, alt yapı iflas etti, her yer göle döndü' da diyemez elbette..
Mezbahane önündeki köprüyü neden 130 metre uzunluğunda hiç kavis vermeden yaptıklarını, 'su baskını sonrası' da yenilemek zorunda kaldıklarını anlatmamalı tabii ki..
O nedenle Başkan Yılmaz'ın 'bugünden sonraki 5 hatta 10 yılı planlamalı ve icraatları ona göre yapmalı' uyarısından daha doğal da bir şey olamaz..
Çünkü Giresun'da anlattıkları, 'kendi yönetimindeki Büyükşehir Samsun'un yaşadığı trajedik olayların sonuç kısmı olan acı tecrübelerin' bir daha yaşanmaması için aktarımından ibaret ve uyarı niteliğinde..
'Vizyonunuzu geniş tutmalısınız' diyerek Giresun'daki geleceğin siyasetçilerine
bir başka deşiyle 'icraatlarda 5- 10 yıl sonrasını hesaplayın' diyerek, günü kurtarmayın diyor Yılmaz..
O zihniyetin çöktüğünü ifade ediyor..
İyi de ediyor ama..
Bugünü kurtarma anlayışını keşke, yıllar önce düşünseydi de Başkan Yılmaz, o kabusa dönen selden sonra başlatılan hummalı çalışmayı yıllar önce yapabilseydi ve "Samsun 3 Temmuz gecesini can kaybı vermeden atlabilseydi" diye düşünüyorum..
Neyse sonuç olarak, geleceğin siyasetçilerine 'önemli aktarımlardır' Başkan Yılmaz'ın söyledikleri..
Başkan Yusuf Ziya Yılmaz'ın bir sözünün altına ise imzamı atarım..
“Hangi işte olunursa olunsun yaptığınız işi sevmelisiniz”..
Başkan Yılmaz gerçekten işini severek yapıyor..