Ne zaman otorite boşluğu olsa, karar vericiler gereği gibi müdahale etmezse; orada sıkıntılar ardı ardına başlar.
Otorite boşluğunun bir diğer yönü de 'sahipsizlik, ilgisizlik, iş bilmezlik' gibi unsurlardan olur.
Yetki olsa da, işi bilmek, sorunlara çözüm üretmek çok ayrı bir olaydır.
At binenin, kılıç kuşananın gibi.
Yöneticilik farklı bir meziyettir, liyakat esastır.
Bazen işi bilenler olsa da, 'Nereden başlayacağını bilemediğinden' krizi yönetimi de başarılı olmayabilir...
Müdahale yapmayı bir yana bırakın, nerede, ne zaman, nasıl yapacağını da düşünememektir ki bu, işte o zaman sorunlar ardı ardına gelmeye başlar.
Tıpkı Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 'acilinde yaşanan ve dün yazdığım o ürküten görüntüler' gibi.
Kapasitesinin 3 katından fazla hasta dışarıda sandalyelerde, içerde sedyelerde beklerken müdahale etmemek gibi.
Hastane yönetimi neden harekete geçmemiş ve üst makamlara konuyu iletmemiş ayrı bir sorun.
Başhekim boşluğu olması çok ayrı bir sorun.
Eğitim Araştırma gibi bir hastanenin 'vekillik ile yönetilmesi zaten zafiyetin başlangıcı.'
Böyle bir durum olduğunda, ek bir alan için harekete geçelim ve hemen yeni bir acil ünitesi oluşturalım diye neden bir çaba içine girilmediğini de anlamak çok zor.
Sonuçta 'İnsan sağlığı ve can söz konusu.'
Bu sorun vatandaşı mağdur etmeden, konu basın ile kamuoyuna yansımadan 'çözüm bulmalı' aslında.
Ve biz gündeme getirmeseydik daha ne kadar devam edecekti acaba.
Bazen biz gazeteciler, bazı olumsuzluklar kentte üst üste olunca ya da yatırımlardan yaşadığımız kent nasibini alamayınca yazarız aşağıdaki sözü;
'Sahipsiz Samsun' deriz..
Asayiş, sağlık, ticaret, turizm veya devlet imkânlarından yararlanmalarda sorunlar olduğunda 'bürokratlaradır o sözler.'
Yatırım konusunda söylendiğinde de bürokratlar üzerine bile almaz;
Çünkü direkt hedef siyasilerdir.
Yatırımlar konusunu bir yana bırakırsak;
Çok şükür şu an için böyle bir durum söz konusu değil.
Önceki gün gazetemizde yayınladığımız, 'Toybelen'de ki bir konu nedeniyle', Samsun Valisi Orhan Tavlı, mağdur olduğunu öne süren iş insanı ile görüştü.
Bunu o iş insanından öğrendik.
Aynı zamanda yine gazetemizde yer alan Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile ilgili de, çalışma yaptığını öğrendim.
Onu da hastaneden öğrendik.
Ayrıca İl Sağlık Müdürlüğü de 'acil müdahale alanını' nasıl genişletiriz ya da ek alanlar oluşturabiliriz, bunun üzerine çalışma başlattığı bilgisine ulaştım.
Bu konu ile ilgili Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Başkanı Dr. Uğur Sezgin ile de görüştüm ve 'son günlerde yaşanan bir yoğunluk olduğunu', bu konuya müdahil olduklarını anlattı.
Dün 'ek acil ünitesi' yapımı için İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Uras, konuyu masaya yatırdı.
Yani Samsun sahipsiz değil.
Bizlerin basın olarak gündeme getirdiği konularla ilgili incelemelerin yapılması ve çözümler bulunması önemli.
Bu arada fark ettiğim başka bir sorun olduğunu söylemek isterim.
İLETİŞİM..
Evet kamu kurumlarıyla basın arasında bir enformasyon sorunu olduğunu söylemek isterim.
Söylemeden çözüm bulmak zor.
Farklı kaynaklara sormadan, sorunlu konuyla ilgili ne yapıldığıyla ilgili bilgiye ulaşmak zorluyor gibi.
Bence bu sorunu gündeme getirmenin de şimdi tam zamanı.
Samsun Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü vardır, mutlaka.
Ancak uzun bir süredir, gündeme getirilen konularla ilgili olarak, bir bilgilendirme ya da bir bilgi metni gönderildiğini, ya da konuyla ilgili bir açıklama gönderildiğini görmemek oldukça ilginç geliyor bana.
Daha önce görevli ve basında hemen herkesin iletişimi olan bir arkadaşımız vardı, sonrasında kısa süreli bir başka arkadaşımız görev yaptı ama şu an kim ilgileniyor, biri var mı onu da bilmiyorum açıkçası.
Bu konu Samsun ölçeğinde bir kent için bence çok önemli bir sorun.
Bunlar da çözülecektir diye umuyorum.
Çünkü doğru bilgilendirme önemli.
Kamuoyunu bir konuyla ilgili olarak 'en doğru şekilde aydınlatma' hem kurumların hem de basının görevi.
Hatta daha ötesi ödevi.
İletişimin her türlü teknolojiyle sağlandığı günümüzde, 'doğru bilgilendirme için iletişim yapılmaması', vatandaşın bilgiyi zamanında alamamasına yol açar.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın, her operasyonla ilgili kamuoyunu ayrıntılı bilgilendirmesini 'doğru iletişim için' örnek verebiliriz.
Ya da Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'nın yaptığı gibi 'sosyal medyasından' bilgi paylaşımı gibi.
Samsun'da da bu iletişim ağının en yakın zamanda harekete geçeceğini umuyorum.
Samsun gibi bir kentte, aksi zaten çok zor.