Devletin enerjisini yönetin resmi kir kurum var..
Kısa adı: EPDK
Yani 'açılımlı yazılımıyla' Enerji Piyasası Denetleme Kurulu..
Sokakta kime sorsan bilmez elbette ama, hayatımızın içine öyle bir girmiş ki; inanılmaz..
Siz elektriği kaça kullanıyorsanız onu EPDK belirliyor..
Bitmedi...
Elektriğin perakende satış fiyatı kaç lira olacak ve faturaya ne kadar yansıyacak, kaç kalem eklenecek, bunların hepsine EPDK karar veriyor....
Faturaya yansıyan kayıp kaçak bedeli ne kadar olacak, EPDK belirliyor..
Bitmedi..
Yıllık 25 bin khW'ın üzerinde kim elektrik kullanıyorsa, serbest tüketici olarak elektriğini başka yerden tedarik edebiliyor. İşte o elektrik tedarik eden şirketler de EPDK'nın izninde..
Bitmedi...
Türkiye'nin neresine nükleer, HES, termik, mobil enerji santrali kurulacaksa ona lisansını EPDK veriyor..
Bitmedi..
Danıştay'ın bazı santrallerle ilgili verdiği yürütme kararlarını 'uygulama noktası da EPDK'.. Yani OMV santrali için iki Danıştay kararı var ama EPDK, yasal sürenin dolmasına rağmen 'yaptırıcı hiç bir uygulama getirmiyor'..
Yani sonuçta EPDK'nin yaptırımı bekleniyor..
Yargı kararını verdi ama EPDK veremedi..
Son zamanlarda EPDK ismini o kadar çok duyuyoruz ki; neredeyse hayatımızın tam merkezine yerleşen bir kurum oldu..
Hatta, 'tepeden yaptığı' uygulamalar nedeniyle, Türkiye'nin her yerindeki elektrik dağıtım şirketlerini 'müşterisiyle karşı karşıya' getiren de EPDK..
Ama EPDK'nın son zamanlardaki icraatı 'bir zamanların batık bankalar dönemini' anımsatıyor adeta..
Geçtiğimiz günlerde Habertürk Gazetesi'nde okudum. Sonrasında da ESM Samsun Şube Başkanı Müşfik Veysel Erdoğan aynı konuda görüşlerini açıkladı..
Serbest tüketicilere 'ucuz elektrik' vereceğiz diye sözleşme imzalayan bazı elektrik tedarik şirketleri 'iflas bayrağını' açınca, geride son üç ay içinde 320 milyon lira batık para bırakmış..
Rakama bakın 320 milyon lira...
Hem de 3 ay gibi kısa bir sürede..
Bitmedi...
Sözleşme yaptıkları yüzlerce kişi de 'aslında şirkete ödedikleri elektrik fatura bedelleri ödenmediği için' elektriksiz kaldı..
Çünkü iflas eden bazı şirketler, TEİAŞ'ye fatura bedelini, Çalık YEDAŞ gibi devletin elektriğini dağıtan lisans sahibi şirketlere de kira bedelini ödemedi..
Battım dedi, çekti gitti..
Geride ne teminat var ne de, içi dolu bir kasa..
Birileri bir zamanlar bankaları boşalttı, şimdi de birileri devletin elektriğini boşaltıp, vatandaşın cebindeki elektrik sarfiyat parasını hortumluyor..
Şimdi 'batık elektrik tedarikçileri' diye yeni bir kavram ortaya çıktı..
Neden.. Çünkü enerjimize zarar gelmesin diye vatandaşa 'sıfır bakiye ile fatura gönderten' EPDK, malum şirketler kurulurken yeteri kadar denetimi yapmıyor, yeterliliği var mı bakmıyor..
Yok bakıyoruz diyorlarsa, bu batık paraları tahsil edebiliyor demektir. O zaman TEİAŞ'ye ve dağıtım şirketlerine kirasını niye ödemiyor..
Ödüyorsa, bu elektrik tedarik şirketlerine kanarak sözleşme imzalayan vatandaşların neden elektriği kesiliyor..
Geçtiğimiz günlerde bir enerji haberleri veren sitedeki yorumları okuyorum.. Bazı serbest tüketiciler, battık, bittik, ucuz diye aldandık, kazıklandık gibi isyan içeren yorumlar yazmış..
Birileri malı götürüyor..
Vatandaş ise 'batık bankalar dönemi gibi', feryat ediyor..
Enerji Piyasası Denetleme Kurulu (EPDK) bana göre isim değişikliğine gitmeli...
'Denetleme' kısmını kaldırmalı ve Enerji Piyasası Kurulu olmalı..
Çünkü denetim vatandaş için yapılır.. Kamuoyunun çıkarları göz edilir.
İçinde vatandaşın haklarının korunmasıyla ilgili bir çalışma olmayan' kurumda, 'denetim' olsa olsa 'sıfır zararlı maliyet için devlet kasasının denetimi' olarak algılanabilir...
Batık şirketlerin ortaya çıkardığı 320 milyon liralık batık para da 'vatandaşa fatura edilecekse "İKİ" önerim olacak'..
ÖNCELİKLE O PARALAR SERBEST TÜKETİCİLERDEN ALINSIN.. Çünkü normal abonenin bir suçu yok..
Eğer illa ki; herkese pay ederiz diyorsanız;
Faturanın üzerine payımıza düşeni "EP(D)K maliyeti" olarak yazın..
Hiç olmazsa neden ödediğimizi bilelim..