Zam öyle bir alışkanlık haline geldi ki; marketlerdeki fiyatı kimse artık tutturamıyor.
Sabah aldığın ürünü öğleden sonra aynı fiyata almak mümkün değil.
Asgari ücretin artmasından önce 'rakamlar havalarda uçarken' marketlerde ve piyasada etiketler değiştirilmeye başlandı zaten.
Ortalama ücret haline gelen 11 bin 402 liralık asgari ücret açıklandığında piyasa önlemini almış zamları yapıştırmıştı'.
Şimdi bakıyorum da daha memur ve emekli maaşlarına zam konuşulmaya başlanmasıyla birlikte 'yeni zamlar üst üste geliyor'.
Dün Merkez Bankası'nın politika faizini 6,5 puan artırarak yüzde 15'e çıkarması bile zam olarak yansıdı piyasalara.
Dolar, altın, euro ve borsa aynı şekilde yükselmeye başladı.
Yaşananlar inanılır gibi değil.
Aynı anda markette, mağazalarda, depolarda toptan perakende fiyatları değişmeye başladı.
Sanayiye gittim, araç parçası tadilatı için 'esnaf dün akşam alsaydık fiyat şu kadardı' demeye başladı.
Akşamdan sabaha değişen fiyatlar, maaşlarda yapılan ayarlamalar adeta birbirini kovalıyor.
Vatandaşı canından bezdiren yüksek elektrik, doğalgaz ve akaryakıt fiyatlarına gelemiyorum bile.
Zam yağmuru akaryakıtta öyle bir hal aldı ki; gözünün önünde pompadaki 'alınan yakıtı gösteren litre rakamları her geçen gün azalıyor'.
Yakıt ibreleri artık yerinden oynamıyor.
Yüksek elektrik ve doğalgaz faturaları da ayrı dert tabi ki..
Her şeyi etkiliyor.
Bizim sektör açısından son 20 günde her hafta gelen baskı faturası asla birbirini tutmuyor.
Bin lira, iki bin lira ve son olarak da üç bin lira farklı.
Eskiden açıp matbaanın patronuyla 'Neden artış yaptın' diye konuşurdum, artık her gün zam geldiğinden, konuşmak yerine bakıp geçiyorum.
Şaka değil alışkanlıkta yaptı adeta.
Zam olmadığı gün 'şükür' diyoruz.
Bir rapor gördüm;
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na (EPDK) yapılan elektrik, doğalgaz ve LPG zamlarıyla ilgili şikayetlerin sayısı 2022 yılında, bir önceki yıla göre 4 kattan fazla artış göstermiş.
Tarihinde ilk kez 200 binler seviyesini geçerek rekor kırdı.
Asparagas değil bu rakamlar.
EPDK'nın yayımladığı 2022 yılı faaliyet raporunda var.
Elektrik, Doğalgaz ve LPG zamlarını şikayet etsen ne oluyor?
Bir sonuç var mı?
Elbette yok.
Çünkü peşine bir zam daha.
Şikayetçi olduğun rakam, yeni zammın altında kalıyor.
Marketlerdeki, mağazalardaki ve diğer demir, çimento, beyaz eşya gibi tüketim maddelerini 'kime şikayet edeceksin ki'.
Etsen ne çıkacak.
Şikayet ettiğin rakam üç gün sonra, kıymetsiz hale geliyor çünkü, zam yenileniyor.
TEKEL ürünleri zaten 'uçtu'.
Vatandaş artık her şeye alıştı.
Merkez Bankası faizi indirse de 'zam korkusu nedeniyle' dövize yönelmekten vazgeçmiyor.
Çünkü zam alışkanlık haline geldi.
Türk lirası sürekli değer kaybediyor.
Balık fiyatları 'öyle bir hal almış ki', tezgahlara bakılmıyor.
Zaten balıkçılar da eskisi gibi 'Gel vatandaş gel' diye bağırmıyor.
Ellerini başının arasına almış, 'Müşteri bekliyor'.
Herkes heyecanını yitirmiş vaziyette.
Tüm bunların yanı sıra 'siyaset adeta kilitlenmiş durumda'.
8 ay sonra yerel seçim var;
Muhalefet liderleri dahil, iktidarla birlikte 'ücretlere, maaşlara yapılacak' zamları birinci gündem haline getirmiş.
Onlar zamları ağızlarından düşürmedikçe piyasa 'zammı satın alıyor'.
Etiketler değişiyor.
Sigorta ödemeleri, vergiler, harçlar katlanıyor.
'Piyasa zam ekonomisine endeksli' bir halmiş 'freni boşalmış kamyon gibi gidiyor'.
Nerede duracak, duracak mı, kimse kestiremiyor.
Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek'e piyasalar güveniyor.
Muhalefet bile 'eleştirmiyor' elinden geldiğince dikkat ederseniz.
Belki bir umut.
Bakanlık koltuğunu bıraktığı döneme döndürebilirse, ekonominin gündeminden zammı çıkarıp, yatay bir seyir sağlayabilirse, diye umutlanıyor herkes.
Kime sorsam bekliyor.
Sabır diyor.
Umarım öyle olur.
Yoksa 'Bu zam alışkanlık yaptı' ve hiç iyi bir alışkanlık değil.
Ve bu hassas dönemde Samsun Valiliği'ne ve Ticaret Müdürlüğü ile başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, ilçe belediyelerine de bazı görevler düşüyor.
Mesela;
Samsun Valiliği, kurumları harekete geçirerek, özellikle Ticaret Müdürlükleri aracılığıyla 'marketlerdeki ve piyasadaki etiket değişimlerini' denetim altına alabilir.
Ama göstermelik değil.
Gece ışıkları açık zincir marketlere 'sıkı denetim şart mesela'..
Samsun Büyükşehir Belediyesi zaten mahkeme su zamlarını iptal etmişken, hem mahkeme kararına uymuş olur, hem de enflasyonla mücadele kapsamında suda yüzde 15 gibi bir indirim yaptık açıklaması ile 'örnek bir çalışma yapabilir'.
Sonuçta belediyeler 'kar zarar' müessesesi değil, vatandaşa sosyal hizmet veren kurumlardır.
Yine Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri 'enflasyonla mücadele kapsamında' kendilerine ait sosyal tesislerde yüzde 25 indirim yapabilir.
Böylece özel sektör kafe işletmeleriyle bir rekabet ortamı oluşturabilir.
Bir fincan Türk kahvesi 30 lira olmuş.
Bir kahvenin 40 yıl hatırı var dönemi çok gerilerde kalmış yani.
Yine zabıtalar iş yerlerinde fiyat denetimleri yapabilir.
Özellikle 'Sebze ve meyve hallerinde'..
Ve belediyeler.
Özellikle ev fiyatlarının uçtuğu şu dönemde 'rantsal imar işlerinden' uzak durabilirler.
Kentsel dönüşümü ön plana alıp, daha uygun fiyatta konutların artmasına katkı verebilir.
Zengini zengin yapmak yerine, dar gelirliyi konut sahibi yapmayı önceliklerine alabilirler.
Özellikle belediyeler;
'Doğrudan alım gibi, pazarlık usulü ihale gibi', Danıştay'ın da uygun bulmadığı ihaleleri bırakıp, rekabet ortamı oluşturan herkese açık ihalelere yönelerek, ahbap çavuş ilişkisi dışında kalan esnafa da 'iş alanı açabilir'..
Yapabilirler mi?
Zam alışkanlığını önleyebilecek hamlelere ne kadar katkı verebilirler, hepsini izleyip, göreceğiz.
Ha bunları yapmadılar mı?
Kendileri bilir.
8 ay sonra yerel seçim var.
Şimşek, enflasyonla mücadeleye başladı
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek
ZAMLAR DENETLENSİN
Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı
Enflasyonla mücadele için suda indirim yapar mı?
SBB Başkanı Mustafa Demir