Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ‘Hükümete verdiğimiz fiili destek hukuki bir boyut alabilir’ açıklamasını, AKP – MHP koalisyonu olarak değerlendirdi. Hakan’a göre; Bahçeli seçim kazanmadan iktidarın nimetlerinden yararlanarak Ülkücü tabanın iktidar taleplerini karşılayacak, kongre sürecinde elini güçlendirecek. Hakan, Erdoğan’ın bu koalisyona niçin ‘evet’ diyeceğini bilmiyor. Bunu da ben cevaplandırayım; çünkü böyle bir durum yok. Hakan, siyasi analizinde aklın sınırlarını zorlamış modifikasyonla güçlendirilmiş motor hızına ulaşmış, ama fren sistemini unutmuş.
Terörle mücadele ve aynı bağlamdaki dokunulmazlıkların kaldırılması, Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yolunun kapatılması sürecinde; Başbakan Davutoğlu zaman zaman yavaştan alsa da, bazen ipe un serse de Bahçeli kayıtsız, şartsız Erdoğan’ı destekleyeceklerini açıklamıştı. ‘Destek sürecek’ dediği de bu destektir. Hukuki boyutuna gelince çıkarılacak yasalara ‘evet’ denileceğidir. Hükümet, anayasa değişikliği gerekmeyen durumlarda oy desteğine ihtiyaç duymasa da toplumsal mutabakat açısından MHP’nin desteğini önemsiyor.
MHP’ye hukuki destek
Toplumun yargıya güveni azalınca; özellikle de Erdoğan’ın mahkeme kararlarını tanımadığını açıklaması sonrası başta siyasetçiler olmak üzere artık kimse mahkeme kararlarını tanımıyor. Yerli yersiz, haklı haksız önüne gelen mahkeme kararlarını eleştiriyor. Hükümet ‘paralel yapı’yı suçlarken, muhalefet iktidar yanlısı yargıçları suçluyor. Sapla saman, at iziyle it izi birbirine karışıyor.
Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi, genel başkanlık ve üst kurulların seçimine deği; MHP ‘Tüzük Kurultayı’nın toplanmasına karar verdi. Avukatların ve ilgililerin sadece Tüzük Kurultayı değil; aynı zamanda genel başkanlık ve üst kurulların seçiminin yapılacağı açıklaması üzerine, toplanma kararına Gemerek ve Tosya’da Asliye Hukuk Mahkemeleri tarafından tedbir kondu. Sulh Hukuk Mahkemesi kararına itiraz yeri Asliye Hukuk mahkemesidir. Birçok mahkemenin itiraz yerleri yasayla belirlenmiş olsa da sulh hukuk mahkemelerinin karalarına hangi asliye hukuk mahkemelerinde dava açılacağına dair bir belirleyici yasa ve sınırlama yok. Dava şikayetçinin veya kararı veren mahkemenin bulunduğu yerde açılabiliyor. Bu nedenle mahkemenin yerinde ve yetkisinde bir sorun veya siyasi destek söz konusu değil...
Tedbire tedbir alınamayacağından bu karara itiraz yolu kapalıdır. Mahkeme Yargıtay’ın kararının beklenmesine hükmetmiş, ‘Yargıtay karar vermeden kurultay toplanamaz’ demiştir. Ankara mahkemesinin de Gemerek mahkemesinin de kararı doğrudur.
Tedbir kararı olmasaydı, kaos yaratmamak için, Yargıtay 15 Mayıs’tan önce karar verme gereği duyabilirdi. Tedbir kararı nedeniyle kurultay toplanamayacağı için, Yargıtay’ın acele etmesine gerek kalmamıştır; makul bir süre içinde karar verebilecektir. Bu karar muhtemelen; ‘tüzüğünüzü değiştirebilirsiniz, ancak üst kurul ve genel başkanlık seçimi yapamazsınız’ şeklinde olacaktır. Böyle bir karar da hukukidir. Yasal olmayan bir toplantıda yasal karar alınamayacağından Yargıtay kararından önce tüzük kurultayının toplanıp, tüzüğü değiştirmesi mümkün görünmüyor.