MHP Gen. Bşk. Devlet Bahçeli’nin ‘Kamu görevlisine (Cizre’de sandıkların taşınmasına karar veren hakime) görevinden dolayı hakaret suçundan’ yargılanmasını, Başsavcılık re’ sen (şikayet olmadığı halde) talep etti. Yapılan soruşturmanın ardından Savcılık, Bahçeli’nin dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle fezleke hazırlayarak, TBMM’ye ulaştırılmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderdi.
Sandıkların taşınmasına karar vermek yasayla olur. Hakimin yasayla belirlenmiş böyle bir görevi yoktur. Görevi olmadığı için de verdiği karar Yüksek Seçim Kurulu ( YSK) tarafından iptal edilmiştir. Durumun farkında olan hakim dava açmadığı gibi; açılan davada da şikayetçi olmamıştır.
Türkiye’nin tamamı, il, ilçe, mahalle ayrı ayrı seçim bölgeleridir. Sınırdaki bir sandık ulaşım kolay diye başka bir ülkede kurulamayacağı gibi; bir mahalledeki sandık da başka bir mahalleye kurulamaz. Sözü edilen davaya konu karar, hakimin yasayla belirlenmiş yetkisinin dışında alındığı için, YSK kararı onaylamamıştır. YSK’nın yasal bulmadığı ve iptal ettiği bir uygulama için, savcılık ‘hakimin görevidir’ diyemez. Hakimin böyle bir görevi olup olmadığına savcılık değil; YSK karar verir ve de vermiştir. İlçe seçim Kurulunun değil de YSK’nın karının hükümetçe eleştirilmesinin hukuki dayanağı yoktur. Çünkü, YSK da sandığı bölge dışına çıkaramaz.
Hakimin niyeti ne olursa olsun, hakim, sandıkları bölgesi dışına çıkarma kararı alamaz. Yetkisizlik veya görevsizlik kararı vermesi gerekirken, sandıkların taşınmasına karar vermesi, yetkinin kötüye kullanılması anlamına gelir. Hakimlerin amelleri niyetlerine göre değil; yasalara göre değerlendirilir. Böylece hakim, yasayla kendisine verilmeyen bir yetkiyi kullandığı için ‘hakime görevinden dolayı hakaret suçu’ söz konusu değildir.
Davanın hukuki veya siyasi sonuçlarına bakıldığında, hukukun üstünlüğü değil; üstünlerin hukuku söz konusudur. Hakim, görevini yaptığı için değil; kendisinde olmayan bir yetkiyi kullanarak yasaları ihlal ettiği için, eleştirilmiştir. Başsavcılığın re’ sen dava açarak fezleke düzenlemesi, kamu yararının korunması değil; muhalefetin eleştiri hakkının elinden alınması demektir.
Göz olanı akıl olacağı görür. Soruşturmaya izin verilmesi, dokunulmazlığın kaldırılması, yargılamanın yapılması durumunda; görevinden dolayı hakaret suçu oluşmadığından, dava mahkeme tarafından reddedilecektir. Reddedilmemesi durumunda üst yargı veya AYM tarafından, buralarda reddedilmezse; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından reddedilecek ve Türkiye tazminata mahküm edilecektir.