Cumhurbaşkanı Erdoğan siyasete girdiği günden bugüne kadar, son seçimde olduğu gibi; her dara ve zora düştüğünde muhalefetin ‘derin’ desteğini almıştır. Yasaklı günlerinde CHP Genel Başkanı Baykal, ‘Erdoğan nasıl olsa başarısız olur ve bir sonraki seçim CHP tek başına iktidar olur’ düşüncesiyle; Terörle Mücadele Kanunun 312. Maddesi’nin kaldırılarak Erdoğan’ın siyaset yapmasının önünü açmıştır.
Nisan Ayında (2007) AK Parti Genel Başkanı R.T.Erdoğan ‘Oy oranımız %26,ancak yine birinci partiyiz’ dediği zaman, Cumhurbaşkanlığı tartışmaları başlamamış, adayın kimliği netleşmemişti. Cumhur başkanlığı tartışmaları başladı, Abdullah Gül'ün aday olduğu netleşti. Baykal,’Seçtirmem’ Erdoğan’Seçerim’ dedi.
Öncelikle Sayın Gül'ün işi değil, eşi eleştirildi.
Baykal ’367'yi bulamayan meclisin Cumhurbaşkanı seçmesine Anayasa Mahkemesi onay verirse, çatışma çıkar’ diyerek, Mahkeme'nin kararına gölge düşürdü.
Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden laik -antilaik tartışması başlattı, sivil toplumun tepkisi 'Cumhuriyet Mitingleri’ yine Baykal tarafından siyasallaştırıldı. Siyaset değerlenmeden, siyasallaşan her değerin kaybolması gibi bu mitinglerde amacına ulaşmadı. CHP Lideri Baykal ve DSP Lideri Mahsun Türker’in mitinglere parti otobüsleriyle katılmasıyla birlikte mitingler amacından saptırıldı ve sonlandı.
Nisan ayında %26 oy alan AK Parti, Abdullah Gül'ün TBMM’de Cumhurbaşkanı seçilememesi sonucu 22 Temmuz'da %46 oy aldı. Bu seçimden önce defalarca yazdım. Seçim genel seçimlikten çıkar ve Cumhurbaşkanlığı seçimine ve de oradan türban referandumuna dönüşürse, halk her türlü sorununu unutur,’Türban mağdurunun’ yanında yerini alır. Sayın Baykal bu doneler üzerinden politika yapınca, genel seçimi AK Parti'nin kazanmasında en büyük rolü oynadı.
AK Parti milletvekili Mehmet ŞİMŞEK ‘Ben ekonomik konuları anlatırken, halkın başı öne düşüyor, dağılmalar oluyor, konuşmalarımı yarım bırakmak zorunda kalıyordum. Benim bıraktığım yerden, ya Sayın Gül seçilemediğini ya da bu konuda başka bir hatip, Gül'ün seçtirilmediğini anlatmaya başlayınca, halkta hareketlenmeler, dalgalanmalar oluyor, halk coşuyordu’ diyordu.
Abdullah GÜL mayıs ayında Cumhurbaşkanı olsaydı, 2007 seçimlerinde AK Parti belki de ana muhalefet partisiydi.
Yargının elden ele, kucaktan kucağa geçmesine neden olan yapısal değişim 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumuyla sağlandı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kampanya süresince ne dedi? ‘Bana oy verin, Recep’i devireyim.’
Kılıçdaroğul da bal gibi biliyordu ki R.T. Erdoğan’la Kılıçdaroğlu (Gandi) ‘nun referandumundan Erdoğan galip çıkacaktı. Kılıçdaroğlu, ‘Yargı Bağımsızlığı’ yerine; Erdoğan’a karşı kendisini oylattı. Kılıçdaroğlu genel seçim değil; yargının siyasallaşmasının önünü açacak yargıda yapısal değişimin referandumun yapıldığını bilmiyor muydu? ‘Ben mi, recep mi’ yerine yargı siyasallaşsın, yoksa bağımsız mı olsun’ sorusu yöneltilseydi halkın cevabı aynı olur muydu? Hayır, kesinlikle reddedilirdi.
Kaset Skandalı’ndan sonra ismi hiçbir yerde geçmeyen Baykal’ın TBMM başkanlığına apar topar aday gösterilmesi tesadüf müydü, yoksa meclisin önünü tıkayarak AK Parti adayının seçilmesini sağlamak mıydı? Elbet de muhalefetin ortak aday çıkarmasının önünü kesmek içindi, MHP’nin desteğini alamayacağı biline biline aday gösterildi ve MHP’ye kendi adayını göstermekten başka bir seçenek bırakılmadı. Bunun sonucu olarak da AK parti adayı TBMM başkanı seçildi.
AK parti tarafından kendilerine koalisyon teklifi yapılmadığını veya CHP’nin koalisyon teklifini AK Parti’nin reddettiğini Kılıçdaroğlu kampanya süresince kaç yerde söyledi? MHP Lideri Bahçeli’nin ‘her şeye hayır’ dediğini her yerde söyledi.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları Ak Parti sözcülerinden daha etkili oldu ve Bahçeli’ye ‘uzlaşmaz’ algısı yaftalandı. Elbet de hiçbir parti diğerinin çok oy alması ve iktidara gelmesi için çalışmaz. Örnekleri çoğaltmak mümkün, ancak yukardaki örneklerde de görüldüğü üzere CHP’nin ‘Sürek Avı’ gibi seçmeni Ak Parti’nin önüne sürmesi destek değil midir? CHP Ak Parti’den daha çok MHP ile mücadele ederek, iki partili bir sisteme doğru gitmeyi, iktidar olma yerine ana muhalefeti garantilemeyi planlamadı mı? Bu yanlış hamle CHP’den daha çok AK Parti’nin işine yaramadı mı? Seçmen 13 yıl sonra Ak Parti’nin tek başına iktidarına son verdiği halde bu derin katkıların soncu Ak Parti yeniden iktidar olmadı mı?