Ak Parti’de ‘Başkanlığa hızlı geçiş için’, Bekir Bozdağ ve Binali Yıldırım’ın, Gen Bşk ve Başbakan olarak görevlendirilmesi tartışılırken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,başka bir tartışma başlattı; ‘Başkanlık sistemi kansız gerçekleştirilemez’ dedi. Kılıçdaroğlu, ‘Anayasa'yı değiştirelim; ne için? 'Başkanlık sistemini getireceğiz'. Bir kişi konuşacak, Türkiye susacak. Bir kişi konuşacak, hakim ona göre karar verecek, ona göre milletvekili listeleri hazırlanacak. Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz’ dedi.
Baykal da Gül ve Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı için, – ‘Sakın ha, sakın ha, denemeyin’ demişti. Gül, Baykal’ın gen bşk. lığında, Erdoğan ise Baykal gittikten sonra olmak üzere ikisi de cumhurbaşkanı oldu.
CHP’nin stratejisi yok. Strateji olmayınca kolay yolla ucuz politika yapılıyor. Erdoğan başkanlık sistemini getirirken ‘Kanlı bir yol mu seçiyor’ da engellenecek yol kanlı olacak. Bu ucuz politikalar sayesinde Erdoğan doludizgin ilerliyor. Bugün Yargıtay ve Danıştay kapatılabiliyorsa, bunda Erdoğan’ın emeğinden daha çoktur Kılıçdaroğlu’nun emeği. 12 Eylül 20110’da yapılan Anayasa Değişikliği referandumunda Kılıçdaroğlu, ‘Oy verin recep’i devireyim’ derken, yapılan değişiklikle Anayasa’nın değiştirilmesi teklif edilemeyen maddelerinin değiştirilmesinin teklif edildiğini söylememişti.
Yargının siyasallaştığını, Adalet Bakanı’nın tekeline girdiğini de söylememişti. Bu yetkiyle Yargıtay ve Danıştay’ın bile kapatılabileceğini hiç mi hiç söylememişti. Sadece ‘Oy verin Recep’i devireyim’ demişti.
Strateji; her şeyi zamanında yapmayı; sırasıyla fırsatlardan yararlanmayı, tehditlere karşı da sırasıyla tedbir almayı gerektirir. Hangi demokratik tepki gösterilmiş de sıra kanlı önleme gelmiştir. Demokratik yollar denenir de sonuç alınmazsa, antidemokratik yollar meşru görülebilir. Demokratik hiçbir şey yapmadan, silahlı yol seçmek inandırıcı olmaz. Kılıçdaroğlu, gaz mı çıkarıyor, gaz mı alıyor? Yargıtay ve Danıştay kapatılırken ne yapılmış da ‘Başkanlık’ gelirken ‘kan dökülecek’. Toplumun gazını almayın da biraz sancı çeksin, tepkisini göstersin.
MHP’nin Kurultay kararı mayısta
‘ Tüzük Kurultayı’nın 15 Mayıs’ta toplanması için, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin verdiği kararın iptaliyle ilgili MHP’nin Yargıtay’a açtığı davada, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, davanın mayıs ayı içerisinde görüleceğini açıkladı. Daha önce söylediğimiz gibi kurultayın toplanmasına tedbir kararı konduğu için Yargıtay’ın 15 Mayıs’tan önce davayı görüşmesi gibi bir önceliği yok; 15 Mayıs’tan önce de sonra görüşebilir. Çünkü Gemerek ve Tosya Asliye Ceza Mahkemelerinin tedbir kararı bağlayıcı olup, ‘Tüzük Kurultayı’nın, Yargıtay kararına kadar toplanması engellenmiştir. Yasa dışı bir toplantıyla yasal bir karar alınamayacağından, Yargıtay kararı beklenmeden yapılan bir toplantının hukuki değeri olmaz.
MHP Gen Bşk Bahçeli, grup toplantısında hukuki desteği açıklarken,’AKP'nin olağanüstü kurultayı sonrasında terörle mücadele zaafa uğrar ve tavsarsa, parti olarak TBMM'de her türlü ilave desteği vermekten çekinmeyiz. Bunu da milli görev sayarız’ dedi. Bu desteği koalisyon olarak değerlendiren Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın açıklamasına karşın, bunun koalisyon anlamına gelmediğini;
‘Terörle mücadele ve aynı bağlamdaki dokunulmazlıkların kaldırılması, Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yolunun kapatılması sürecinde; MHP’nin kayıtsız şartsız desteği sürecektir. Bahçeli’nin ‘Destek sürecek’ dediği de bu destektir. Hukuki boyutuna gelince çıkarılacak yasalara ‘evet’ denileceğidir. Toplumsal mutabakat açısından da MHP’nin desteğini önemsiyor’ demiştim…Okuduğunuz gibi; ne dedimse o. Koalisyon falan söz konusu değil.