CHP ve İyi Parti arasında seçim yenilgisinin tartışmaları sürerken, yerel seçimler yaklaşıyor. Eğer uygun şartlarda ateşkes ilan edilmezse İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Mersin başta olmak üzere birçok yer kaybedilecek.
Her seçim olduğu gibi bu yerel seçimlerde de zaman yokluğundan yanlışlıklar yapılacak. Feryat, figan gideni geri getirmez. Sebep değişmeden sonuç değişmez. İstenmeyen sonucu doğuran sebepler ortadan kaldırılırsa, istenilen sonuç alınır.
CHP’liler, CHP’li ve CHP’den geçinenler birbirine karışmış. Ulus ve parti çıkarlarını bir tarafa bırakarak kişisel yararları için siyaset yapan sözde CHP’liler kendilerini partili olarak tanıtarak, destek bulurken CHP’ye hiçbir faydaları olmadığı halde, yıkıcı, ayrıştırıcı konuşmalarıyla CHP’ye zarar veriyorlar. Partililerle partiden geçinenler aynı safta.
1990’larda Ülkü Ocakları Vakfı Gen Başkanlığı yapmış Alaattin Aldemir, şimdi CHP’de siyaset yapıyor, CHP-İYİ Parti arasına nifak tohumları ekmek için, İYİ Parti Gen Bşk Akşener hakkında belgesiz, bilgisiz, mesnetsiz iddialarda bulunuyor. Bunu yazmamın nedeni; önemli biri olduğu değil; CHP’ye Ülkücülerden bir oy bile katkısı olmadığı halde, CHP’liymiş görünerek, CHP/İYİ Parti ittifakını savsaklama misyonunu yerine getiriyor.
Kılıçdaroğlu saymak bitmeyecek yanlışlıklar yaptı; yanlış bir adaydı, adaylığını yanlış yöntemle ilan etti, yanlış partilerle ittifak yaptı, yanlış kişileri milletvekili adayı gösterdi, Ümit Özdağ’ı önce ırkçılıkla suçlayıp sonra anlaşma yapması yanlıştı, taşıyıcı annelik yaptığı partilere gereğinden fazla milletvekili vermesi yanlıştı…
Akşener’in yaptığı her şey doğru mu? Hayır değil; sondan başlarsak, ittifaksız seçime gireceğiz yerine; yalnız başına girip kazanacak kadar iyi hazırlanacağız, ancak ittifakı masadaki anlaşmalar değil; alanlardaki şartlar belirler, uygun ilke ve şartlarda gerekli yerlerde gerektiği şekilde ittifaklara da açığız demeliydi. İttifaktan kaçan taraf İYİ Parti olmamalıydı.
Akşener, Ankara BB Mansur Yavaş ve İstanbul BB Ekrem İmamoğlu’nu ‘aday olmadıkları’ için korkaklıkla suçluyor. Akşener başkanların adaylığını söz konusu etmeden önce; Kılıçdaroğlu’nun onayı olmadan, Kılıçdaroğlu’na rağmen, yaklaşık 50 yıldır tanıdığım, görüştüğüm Mansur Yavaş’ın kesinlikle aday olmayacağını yazdım ve söyledim. CHP’de herkesin karşı çıkmasına rağmen Kılıçdaroğlu Yavaş’ı aday yaptı. Yavaş bunu unutmaz dedim.
Herkes terkse de Yavaş’ın Kılıçdaroğlu’nu terk etmeyeceğini, .İmamoğlu’nun ise yargı kararıyla önünün kesilebileceği ihtimali göz önüne alınarak aday olmayacağını defalarca yazdım. Okuyup dikkate alınmadı; adaylık konusu, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ilan ettiği güne kadar ne ikili ne de masada gündeme geldi, düşeni kaldırmak görevimizdir, ancak kendini yere atan için de yapılacak fazla bir şey yok.
Akşener mevcut sistemde olmayan bir başbakanlık uğruna cumhurbaşkanı adayı olmayacağını kesin bir dille ifade etti, yanlıştı. Akşener aday olmayacağını söylemekle istemese de Kılıçdaroğlu’nun adaylığının yolunu açmış oldu.
Konuyla ilgili ben ne mi dedim? ‘Siz her nasıl olacaksa Başbakan olacaksınız, Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olmayacak da meclis başkanı mı olacak? Ne olacak? Akşener Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını istemiyorsa, kendisi cumhurbaşkanı adayı olacaktır.
O zaman Kılıçdaroğlu ya Akşener’in adaylığını kabul edecek ya da üçüncü bir kişide uzlaşma olasılığı doğacaktı. Anlaşma olmazsa, sorumlu Akşener değil; Kılıçdaroğlu olacaktı. Kılıçdaroğlu’nun diğer partilerin başkanlarıyla anlaşarak adaylığını açıklama olasılığını Akşener hesaba katarak bir ‘B’ planı hazırlamalıydı. İYİ Parti’de liste hataları, şaibeli listeler yapıldı. Cumhur İttifakı başarısını teşkilatlarına mı rakiplerine mi borçlu, siz karar verin!