CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yakında seçim görmüyorum ifadesinin, CHP’ye destek veren medyada eleştirilirken. MHP Gen Bşk Bahçeli çok yakında seçim olacakmış gibi; 12 Eylül 1980 öncesi olayları hatırlattı, Ülkücü katillerini unutmadık, onlarla hesaplaşacağız dedi. Ülkücülerin katledilmesinin en büyük aktörü Mustafa Bülent Ecevit’le, başka alternatif olduğu halde hükümet kuran Bahçeli bu hatırlatmayı yapmak için neden yarım asır bekledi. Cumhur İttifakı’nın işi çok zor da ondan.
Coşkun Karakaya Ankara’da görevliydi, bir arkadaşıyla birlikte, daha önce gidenlerin katledildiği okula Tunceli’nin bir ilçesine tayini çıktı. Hastaneler çok sıkı uyarılmış tayini geciktirmek için bırakın mazereti gerçek hastalara bile rapor verilmiyordu.
İki öğretmen tüm hastaneleri gezdi rapor alamadı, gitmezlerse müstafi duruma düşecek; öğretmenliği bırakmış olacaklardı.
Son kez buluştular Karakaya kitap kapakları dizayn ettiği için bu işi yaparak geçimini temin etmeye karar verirken diğer arkadaşı Tunceli’ye gitti. Karakaya ilk denediği hastaneye bir daha gitti, hastane girişinde zavallı bir adamın oflayıp, pufladığını görünce sohbet nereden gelip nereye gittiğini sorunun ne olduğunu sordu. Coşkun Bey bunu hep yapardı. Adam ciddi kalp sorunun olduğunu ancak parasızlıktan ameliyat olamadığını söyleyince, Coşkun Bey benim kimliğimle ameliyat ol, tüm ihtiyaçlarını ben karşılayacağım der. Adam kimlik bilgilerini ezberledi, ameliyata girdi, 6 ayı yatarak, 6 ayı ayakta olmak üzere bir yıl rapor garantilendi. Coşkun Bey adamın ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayıp, kutlamak için kendi ailesine de bir şeyler eve gitti. Moraller yüksek, keyifler yeninde akşam yemeği için masaya oturup TV haberlerini açtılar. Tunceli’ye giden arkadaşı yolda araçtan indirilip, başı kesilerek katledilmiş.
Sahte kalp raporu alan Karakaya kalp krizi geçirerek masada can vermiş. Birisi Tunceli dağlarında, diğeri evinde can verdi. Ecevit’ten korkan doktorlar hasta olduğu halde rapor veremediler. Kadere bak; bu dönemde parayla rapor veren doktorlar çok can kurtardı.
Ecevit’in, aynı FETÖ’de olduğu gibi özel yetkili polis ve savcıları işbirliği yaparak Etlik/Kalaba olaylarının şüpheliler bir tarafa ailelerine de ağır işkence yaparak düzmece iddianame hazırlattı ve Ülkücülerin idam cezası almalarını sağladı. 12 Eylül’de idam Edilen Ülkücülerin cezaları Ecevit döneminde verildi.
Bu örnekleri yüzlerce, binlerce çoğaltabiliriz.
Ecevit’le koalisyon olsun mu olmasın mı görüşmeleri yapıldığı akşam saat 24 sıralarında Karanfil Sokak’ta genel merkezin önünden geçiyordum, taksiyle, yakındaki bir otelde kalıyordum.
Pazar günü olmasına partinin tüm ışıkları yanıyor ve önünde büyük bir kalabalık vardı. Bahçeli öldü zannettim. Taksinin parasını verdim gönderdim. O gün DTO’da ‘Ülkücülüğün dünü-bugünü’ başlıklı bir konferansta konuşmacı olduğum için konferansa katılan 50’ye yakın milletvekilinden biri beni tanıdı, konuşmamdan dolayı kutladı. Ben de kalabalığın sebebini sordum, koalisyon görüşmesi deyince Bahçeli’nin bulunduğu birinci kata çıktım. Özel kalem müdürü masasını Bahçeli’nin odasına gider koridora koymuş, çağrılan vekilleri içeri alıyordu. Ben de görüşeceğim dedim. Özel Kalem müdürü beni tanıyordu, ancak olmaz, yetişmiyor tek alıyorduk üçer üçer alıyoruz yine de yetişmeyecek dedi beni görüştürmedi.
O zamanki vekillerden başta Gen Bşk Yrd Şefkat Çetin olmak üzere 30-40’ını yakından tanıyordum. Birçoğuyla görüştüm, daha sonra bekledikleri görevi alamayınca koalisyona karşı çıkanlar da dahil hepsi koalisyondan yanaydı. Bırakıp otele gittim. Diyeceğim şudur ki bugün açılan defterler o zaman çoktan kapanmıştı.
Ben bunları eski yaraları kanatmak, yeni yaralar açmak, kalplere kin ve nifak tohumları ekmek için değil; bir devrin kapanışına tanıklık ettiğim için yazdım. Bahçeli her ne kadar seçimin galibi olduklarını söylese de eski defterleri açması öyle olmadığını gösteriyor. Ben o devri en sıcak yaşayanlardan biriyim. İlkokula üçüncü sınıftan başladığım için en gençlerinden biriyim.
Hesap sorulacaklar en az 70 yaşında. Bu yaşa kadar sorulmayan hesap bundan sonra mı sorulacak? Bahçeli’nin çıkışı erken seçimin ayak sesleri olup, oyları konsolide etmek amaçlıdır. Bunun yerine ‘Sessiz istila’ dediği mülteci ve parayla satılan vatandaşlığı, emeklinin sefaletini, ‘yap – işlet – devret’ yöntemiyle astronomik kazananların silinen vergileri gündeme getirilirse çok daha fazla oy alacaktır. MHP’nin oyları Ülkücülerin intikamı alınmadı diye değil; yaşayan Ülkücüler üveylik bir tarafa evlat muamelesi görmediği, çok ama çok mağdur edildiği için düşüyor.
Tebrikler.Ancak bu kadar güzel ifade edilebilirdi.Bugün o koltuklarsa oturanlar bizim jenerasyonun ödediği bedeller sayesinde oturduklarını çoktan unuttular..