Türkiye’yi derinden etkileyen, gelecek endişesi yaratan, hiçbir yerin güvenli olmadığı algısına neden olan bombalı eylem hükümete yönelik mesajdır. Türkiye’nin başkentinde, terörle mücadele etmesi gereken kurumlar; MİT, emniyet, Genelkurmay ve TBMM ‘ den oluşan dairenin merkezi, Türkiye’nin kalbinde, yaklaşık yüz kişinin hayatını kaybettiği, 250 kişinin yaralandığı saldırı Türkiye’de eylem yapılamayacak bir yer olmadığını göstermiştir.
Bu denli büyük bir eyleme rağmen yaşananların yapay; şartları oluşturulmamış bir sükunet olduğu, her an ve her yerde daha ölümcül eylemlerin yapılabileceği endişesi yaratılmıştır. Devletin can ve mal emniyetini sağlayamadığı apaçık ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin bölgesinde bir güvenlik adası olduğu bundan sonra söylenemeyecektir. Artık güvenlik terör örgütlerinin insafındadır.
Uluslararası haber ajansları ilk sıradan servis ettikleri Ankara haberleriyle Türkiye’de ciddi bir güvensizlik ortamı olduğu tüm dünyaya duyruldu. Türkiye’nin emin bir ülke olmadığı algısı oluştu.
Elbet de Türk milleti toplu katliamlar da yaşamış; tek veya kitlesel olarak bugüne kadar 10 bine yakını güvenlik mensubu olmak üzere 50 bin kişiyi teröre kurban vermiş, terörle birlikte yaşamayı öğrenmiştir. Teröre boyun mu eğeceğiz? Hayır. Terörle mücadele edeceğiz. Her zamankinden daha dikkatli olunacak, kuşkulu durumlar süratle ilgililere bildirilecektir.
Saldırıyı PKK veya IŞİD’in veya kimin yaptığının belirlenmesi, bundan sonra alınacak tedbirler için önemlidir. Ama asıl önemli olan; böyle bir eylemin yapılabilmesidir. Rusya lideri Putin, Türkiye’nin Suriye politikasını ve teröre açık ortamını eleştirirken, ‘Evi camdan olan, başkasının camına taş atmamalı. Cebinde akrep taşıyan, o akrep tarafında bir gün sokulur.’ şeklindeki ifadelerle Türkiye’yi uyarmıştı. Bu demek değildir ki işin içinde Rusya var. Bu stratejik bir öngörüdür; göz olanı; akıl olacağı görür.
Türkiye kendi iç meselelerini haletmeden, öngörüsüz bir şekilde Suriye bataklığına saplandı. Türkiye’nin çok acil, öncelikli güvenlik sorunları dururken, Suriye’de Esad’ı devirmeye, Türkiye’de cami yokmuş gibi Suriye’deki Emevi Camisi’nde namaz kılmaya kalktı. Bu politikanın sonucu olarak Suriye’de namaz kılmayı bırakın; Ankara’da cenaze namazı kılmaktan vakit namazı kılmaya vakit kalmadı.
Türkiye’nin Esad’ı devirmek ve Suriye’yi bölmek gibi bir amacı olamaz. Türkiye tüm enerjisini, iç güvenliğin sağlanmasına ve sınırlarında oluşan kuşatmalara karşı harcamalıdır. Aksi durumda her geçen gün bir önceki günü aratacaktır. Daha büyük bir felaket yaşamıyorsak, bunun sebebi alınan güvenlik önlemleri değil; terör örgütlerinin böyle eylemleri henüz yapmamalarıdır. Yani yaşadıklarımız; şartları oluşmamış yapay bir sükunettir.