Ramazan’ın ilk haftasını geride bırakmamıza rağmen tuttuğumuz orucun süresi tartışılıyor. Süleymaniye Vakfı Bşk Prof Dr Abdülaziz Bayındır 70 dakika, Prof Dr Bayraktar Bayraklı 45 – 60 arası fazladan oruç tuttuğumuzu iddia ediyor. Orucun başlayacağı saat, siyah iplikten beyaz ipliğin ayrıt edilebileceği aydınlık olarak belirlenmesine rağmen, her iki profesör de kapkaranlıkta oruca başladığımızı ve bir saat kadar fazla oruç tuttuğumuzu, diyanetin hesabının yanlış olduğunu söylüyor.
Milyonluk Mercedes ‘e binen Diyanet İşleri Başkanı, bu konuya ayırdığı 100 bin tl ile henüz tartışmaları sonlandıramadı.
Namazların tamamının saati belliyken, sabah namazının vakti belirli bir zaman aralığıdır. Sabah namazının ilk vakti Sahurun son vakti olduğu için, orucun erken başladığı iddiaları sabah namazının da erken kılındığı iddialarını beraberinde getiriyor.
Ramazan’dan önceki İmsak vaktiyle Ramazan’daki imsak vakti arasında ilk günden bir saatlik oynama olunca aslında kafaların karışmasına da neden oldu.
Ramazan’dan bir gün önce 03.55‘te Sabah Namazı kılınırken, Ramazan’ın ilk günü 02.55’te ezan okundu. Sabah namazının 1 saat erken kılınması, orucun da 1 saat erken başlaması anlamına mı geliyor. Hayır, gelmiyor. Sabah namazı iplikleri birbirinden ayrıt edecek aydınlıktan, güneşin doğuşuna kadar kılınabilirken, oruç sadece sürenin ilk başlangıcında başlar. Oruç için kalkan veya henüz yatmayanların orucun ardından namazını da kılabilmeleri için daha önceleri sabah namazı vaktinin girmesinden bir saat sonra kılınan namaz, Ramazanla birlikte bir saat öne alınarak İmsak’ın ardından kılınıyor. Bu nedenle Sahurda ezan okunur okunmaz değil; 10-15 dakika sonra sabah namazı kılınır.
Bu da başka bir tartışmaya neden oluyor. Sabah ezanından sonra camiye gidenler camide imamı göremeyince şaşkınlık yaşıyor. ‘Sabah olmadıysa ezan neden okundu, vakit geldiyse imam neden gelmedi’ diyorlar.
İftarı açarken ilk okuyan imama uyan, sahurda son imamı bekliyor. Bu nedenle defalarca anlatmamıza rağmen, bu tartışmalar sürüp gidecek. Hala kafası netleşmeyenler elbet de olacak. Herkes işine gelene inanmak istiyor. Çözümün parçası olmayanlar sorunun bir parçası oluyor.
Tecavüze uğradı, tutuklandı
Türkiye’de şiddet ve tecavüzden şikayetler gittikçe artarken, Katar’da yaşanan olay Türkiye’nin mumla aranmasını gerektirdi. Laik hukuk devleti olmayan Müslüman ülkelerde; Arabistan, Afganistan, Bangladeş gibi birçok yerde böyle durumlarla sıkça karşılaşılıyor.
Hollandalı 22 yaşındaki Laura adlı bir kadın, Katar'da "tecavüze uğradığı" gerekçesiyle şikayet için gittiği polis tarafından "zina" suçlamasıyla gözaltına alındı.
Hollanda hükümeti, 14 Mart'tan bu yana tutuklu bulunan Laura'nın serbest bırakılmasına yönelik diplomatik girişimler sonuçsuz kalıyor
genç kadının Müslüman olması, Katar yasaları karşısında Hollanda'nın işini zorlaştırıyor. Hollanda basınına göre Katar, tecavüzü de "zina" kapsamında değerlendiriyor.
Hollanda Televizyonu'nun haberine göre Utrecht kökenli olan Laura, Katar'ın başkenti Doha'daki bir otelde dans etmek için kalktığı sırada, içkisine uyku hapı atıldı.
Suriye kökenli bir kişi tarafından yarı baygın şekilde otelden çıkarılan Laura, götürüldüğü bir apartman dairesinde tecavüze uğradı. Sabah kendine geldiğinde durumu fark eden genç kadın, 14 Mart'ta Katar polisine giderek şikayetçi oldu.
Ancak polis Laura'yı ‘içki içmek ve zina yapmakla’ suçlayarak gözaltına aldı. Katar yasaları gereği, tecavüz de "zina" sayılıyor. Hem kadın hem de tecavüz zanlısı suçlu sayılıyor.
Polis, Hollandalı kadının yanı sıra tecavüz zanlısını da gözaltına aldı. Zanlı, ifadesinde tecavüz iddialarını reddetti.