Felaket geliyorum; namus gidiyorum demezmiş. Felaket söylemeden gelirken, namus söylemeden gidermiş. Burası Türkiye zaman zaman felaket ‘geliyorum’, namus da ‘gidiyorum’ diyor. Özelleştirilen termik santrallere teşvik ve muafiyet geldi. Elektrik Piyasası Kanunu’ndaki değişikliğe göre; Enerji ihtiyacı doğması durumunda tüm termik santrallere yakıtından ÇED raporuna kadar kolaylıklar sağlanıyor. Adeta felakete davetiye çıkartılıyor ve felaket de ‘geliyorum’ diyor.
Anayasa Mahkemesi (AYM), 2014 yılında verdiği kararda; ‘Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, üretim faaliyetlerinin etkileneceği gerekçeleriyle, vazgeçilecek haklardan değildir’diyerek iptal ettiği hükümler yeniden daha ağır bir şekilde geri geliyor. EPK’da yapılacak değişiklikle bütün termik santraller, 2020 yılına kadar çevre mevzuatından muaf tutulacak. Enerji yetersizliği durumunda termik santraller de yenilenebilir enerji teşvikinden yararlanacak. Çevvreye verdikleri zararlar göz ardı edilecek. Filtrasyon ve atık arıtma giderleri artık kasada kalabilecek. Böylece kirli yatırımlar çok daha karlı hale geldiği için, iştah kabartacak. Maliyeti daha pahalı olan yenilenebilir temiz enerji kaynaklarının önü kesilecek, lojistik imkanları, doğal su ihtiyacının karşılanması, üretilen enerjinin maliyetsiz bir şekilde ulusal enerji ağına aktarılması kolaylığıyla Samsun adeta termik santral cehennemine dönüşecek. Gözünü yüksek kazanç hırsı bürümüş, çevre düşmanları soluğu Samsun’da alacak.
Rus uçağının düşmesinin ardından, doğalgaz sıkıntısı baş göstermesi ihtimaline karşı alınacak önlemler arasında Doğalgaz Çevrim Santralleri’nde doğalgaz yerine diğer fosil yakıtların kullanılması söz konusu olmuştu. ‘Altı Numaralı Fueloil’le de çalışan termik santralimiz olduğuna göre, Samsun’da 6 numaralı fueloil de yakıt olarak kullanılabilecek; Türkiye’yi özellikle de Samsun’u zor günler bekliyor. Dünyanın hiçbir yerinde bu tür yakıt kullanılamazken Samsun’da kullanılabilecek. Doğalgazla bu santraller çalıştırıldığı zaman bile özellikle Tekkeköy’de kirliliğin sağlık sınırlarını zorladığı, Avrupa ve dünya normlarının çok üstüne çıktığı halde, çok daha kirli yakıtlarla bu santraller çalışırsa Samsun’da hayat felç olacaktır. Bu santraller doğalgazla çalışırken bile üst yargı ve Anayasa mahkemesi engelleyici kararlar alırken, yeni düzenlemeyle kirletme ve zehirleme serbest olacaktır. Yargıtay ve Danıştay’ın kapatılarak tüm üyelerinin görevden alınacağı ve yerlerine yenilerinin atanacağı göz önüne alınırsa, sabahın ilk ışıklarıyla depremin tahribatının görüldüğü gibi; yaşanacak felaketin büyüklüğü de sonradan görülecektir. Siz görseniz de görmeseniz de, duysanız da duymasanız da, inanmasanız da felaket ‘geliyorum’ diyor.
PKK da geliyorum diyerek saldırdığı halde şehit vermeye devam ediyoruz. Alışmayacağız; boyun eğmeyeceğiz, döktükleri kanda boğulmaları ve gerekenin yapılması için toplumsal hassasiyetimizi sürdüreceğiz. Dokunulmazlıklar kaldırılsın, herkese dokunulsun!