Cumhurbaşkanı/AK Parti Gen Bşk Erdoğan, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağını çok merak ediyor ve Kılıçdaroğlu’nu adaylığa veya adaylarını açıklamaya zorluyor, yıpratma, önlem alma v.b. nedenlerle kiminle yarışacağını öğrenmek istiyor.
Maçta skoru tek takımın performansı değil; iki takımın performansı belirler. İyi bir takım daha iyi bir takım karşısında yenilirken, kötü takım daha kötü takım karşısında kazanır.
İYİ Parti Gen Bşk Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığına değil de başbakanlığa aday olması Kılıçdaroğlu’nun iştahını kabarttı. Potansiyel adaylar; Ankara ve İstanbul Belediye Başkanlarının önünü kesmeye çalışan Kılıçdaroğlu bir taraftan Erdoğan'la diğer taraftan içerde yarışıyor, ters köşe yapmayacaksa kendi önünü açıyor demektir.
Kılıçdaroğlu yarın seçim varmış, kendisi adaymış gibi durup dururken gündemi meşgul eden bir ‘helalleşme’ ortaya attı. Birbirleri üzerinde hakları olduğunu düşünenler helalleşir. Askere, gurbete gidenler, ‘Gidip gelmemek, gelip, bulmamak var’ şimdiden benim senin üzerinde, senin de benim üzerinde hakkın varsa helal olsun denilerek karşılıklı helallaşılacağı gibi, musalla taşında yatana da tek taraflı olarak hak helal edilir, haktan vazgeçilir.
Muharrem İnce’de olduğu gibi; kazanma ihtimali yok denecek kadar azdır. İnce oyların yarısı sayılmadan ‘Adam kazandı’ diyerek çekip gitmişti. İnce’nin goygoycuları şimdi de Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını istiyor. Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını isteyenler, cumhurbaşkanı olmasını değil; CHP yönetiminden ayrılmasını istedikleri için goygoy yapıyorlar.
Aynı şeyi yaparak farklı sonuç beklemek ahmaklığın tanımlarındandır. ‘Yapılan aynı olabilir, ancak zaman aynı değil’ denilebilir. Evet, zaman da mekan (Türkiye) da aynı olmayabilir. Erdoğan’ın kazandığı seçimlerde Türkiye güllük, gülistanlık mıydı, haklı hakkını, haksız cezasını mı alıyordu, vergiyi kazanan değil; tüketen vermiyor muydu?
FETÖ de PKK da paralel devlet kurmamış mıydı? ‘Devletin Bekası’ nın tehlikede olduğunu Bahçeli de Erdoğan da söylememiş miydi? Durumdan vazife çıkarmakla sonuç çıkarmak aynı şey değil. Ne yapacağınıza kendiniz karar verirsiniz, ancak ne olacağınıza sizden çok karşı taraf karar verir.
Yakın zamana kadar Erdoğan’dan çok oy alacak aday bulamazken, birden bire ‘Erdoğan karşısında kim aday olursa kazanır’ demek hayatın normal akışına aykırıdır.
CHP eski Gen Bşk Deniz Baykal’ın ‘Bunlar Türkiye’yi yönetemez, bir sonraki seçim, bize teslim ederler’ diyerek anayasa değişikliğini destekleyip, Erdoğan’ın siyaset yasağını kaldırdığı yanılgıya şimdi Kılıçdaroğlu mu düşüyor? Bu yanılgıya düşer de aday olursa Köşk’e geçemez, ama tarihe geçer.
Bugün, Cumhur İttifakı çoğunluğu kaybetmiş, Erdoğan’ın yeniden seçilmesi zorlaşmıştır, ancak bugün seçim yapılmadı. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı kesinleştiği gün erken seçim ilan edilir. Karar TBMM’den oy birliğine yakın çoğunlukla geçer. İktidar Kılıçdaroğlu’nun vazgeçmesine fırsat verilmez.
MHP Gen Bşk Bahçeli 18 Nisan 2018’de erken seçim 24 Haziran’da yapılmalıdır’ demiş ve 66 gün sonra erkenden de erken; baskın seçim 24 Haziran 2018’de yapılmıştı. Yani baskın bir seçim için bile 90 gün olmasa da henüz 66 gün var. Demirel ‘Siyasette 24 saat uzun bir süredir’ dediğine göre; önümüzdeki günlerde köprünün altından çok su, üstünden çok insan geçer. Maç bitmeden stat terk edilmez, skor açıklanmaz, uzatmalarda skor değişebilir.
Konumuzla ilgili değil, ancak helalleşme ilgili olduğu için belirteyim. Eskiden cenazelerde helalleşme rutine bağlanmıştı, herkes ‘ettik’ derdi. Şimdi zaman zaman ‘hayır, bana borcu vardır, etmiyorum’ diyenlere rastlıyorum.
Hocam, sıralamayı ters yapmışsınız; Kılıçdaroğlu'nun adaylığı TBMM'den seçim kararı çıktıktan sonra açıklanacak.