MHP’nin efsane Lideri Başbuğ Alparslan Türkeş’le yolları kesişen Başbakan Adnan Menderes 10 yıllık iktidarının ardından 27 Mayıs 1960’ta askeri darbeyle tutuklandı, özel yetkili mahkemece yargılandı ve 17 Eylül 1961'de İmralı Adası'nda idam edildi, Milliyetçi Cephe Hükümeti Gümrük ve Tekel eski Bakanı MHP’li Gün Sazak da yakın tarihin kara ve karanlık günü 27 Mayıs 1980’de evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu katledildi.
Atatürk, T.C. Devletini kurduktan sonra kendi başkanlığında Yunanistan, Yugoslavya, Romanya ile Ankara’da Balkan Paktı, İran, Irak, Afganistan’la Tahran’da Sadabat Paktı’nı kurdu, Lenin’le saldırmazlık anlaşması imzalayarak yeni devletin her taraftan güvenliğini sağladı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye Stalin Rusya (Sovyetler Birliği)’sının tehdidi altına girdi ve baskı altındaki hükümet Komünistleri korumak ve kollamak zorunda kaldı. Türkeş 1944’te Türkçülük Davası’ndan yargılandı tabutluklarda yatırıldı, işkence gördü.
1960 Darbe’sinin kudretli albayı, darbeyi radyodan ilk anons eden, ABD Büyükelçiliğine tankla giren, darbe hükümetinin Başbakanlık Müsteşarı Alparslan Türkeş, darbeye sıcak bakmıyordu. Darbenin engellenmesi için uğraşmasına rağmen, Menderes darbe yapılmayacağına inandırıldığı için, duyarsız kaldı ve darbe gerçekleşti.
Darbe yaklaşırken Türkeş yeniden Menderes’i uyarmak için bir akrabasını arar ve yaptığı gizli görüşmede ‘darbe yapılacağını’ Menderes’e kesin bir dille söylemesini ister. Haberi alan Menderes, her şeyini A. Menderes’e borçlu zamanın MSB, soyad benzerliği olan İ.Ethem Menderes’i arar ve durumu sorar. Bakan Menderes, ‘araştırayım’ der ve çıkar. Kısa bir süre sonra döner ve ‘öyle bir şey olmadığını’ söyler. Haberci, A. Menderes’in ellerini yana açarak ‘hangisine inanayım’ dediğini Türkeş’e söyler. Türkeş ‘Eyvah! İnanmadı’ der ve oradan ayrılır. Çok kanlı planlanan darbeyi etkisizleştirmek amaç ve umuduyla o da darbecilere katılır.
Kimsenin idam edilmemesi için çok uğraşır, idamdan yana olanlarla çetin mücadeleye girer ve 14 arkadaşıyla Milli Birlik Komitesi’nden atılır, Hindistan’a sürgüne gönderilir. Türkeş tüm kalbiyle kurtarmak istese de Başbakan Adnan Menderes’i de Hasan Polatkan’ı da ‘Kıbrıs Meselesi’ başta olmak üzere T.C. Devleti’nin en milli politikalarının mimarı Fatin Rüştü Zorlu’yu da kurtaramaz.
1977’de hükümet ortağı MHP, MKYK’da gizli oylamayla Gün Sazak’ı Gümrük ve tekel bakanı olarak seçer. Silahlı çatışmaların yeni silahların alınmasına neden olduğu, ülkenin adeta kan denizine döndüğü günlerde Sazak Bakan olur. Kontrol edilemeyen silahlanmanın fikir mücadelesinin önündeki en büyük engel olduğunu gören Sazak, kısa sürede gümrükleri kontrol altına alır ve silah kaçakçılığına büyük bir darbe vurur.
İnsanların çatışarak ölmesi yerine; fikirlerin çatışarak ölmesini esas alan Sazak’ın düşüncesi toplumda da medyada da kabul görür. Başta Milliyet Gazetesi’nden Abdi İpekçi olmak üzere birçok karşıt görüşlü yazar da Sazak’tan övgüyle söz eder. ÜOD’nin ‘Eller silah değil; kalem tutmalı’ kampanyasına Komünist örgütler de katılacaklarını söylese de TRT veya yaygın medya öncülüğünde yapılacak fikir tartışmasından vazgeçerler ve ‘Devrim kanla yazılır’ diyerek silahlı propagandaya devam ederler.
B.Ecevit’in 1978’de hükümet kurmak ve bakan yapılmak üzere ‘Kumar borcu olmayan 15 kişi aranıyor’ çağrısına uyan sözde borçsuz vekillerden T. M. Gümrük ve Tekel bakanı olur ve Türkiye’de silah fiyatları üçte birine düşer. Siyasi saldırılarda artık kitlesel katliamlar başlar, kurtarılmış bölgeler, girilemeyen mahalleler, hatta gidilemeyen, boşaltılan şehirler oluşturulur. Türkiye doludizgin 80 Darbesi’ne doğru gider. Gün sazak 27 Mayıs 1980’de Dev-Sol örgütü mensubu Komünist militanlarca katledilir. Failler, kullandıkları silahlarla daha sonra yakalanır.