Almanya Başbakanı Angela Merkel, birçok Alman milletvekilinin karşı çıkmasına rağmen seçime iki hafta kala Ankara’yı ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’yla yaptığı görüşmede rafa kaldırılan AB üyeliği ve vize meselesi 13 yıl sonra 1 Kasım seçim malzemesi olarak yeniden gündeme getirildi,.. Göçmen sorunu konuşuldu. Ancak Alman Milletvekili Sahra Wagenknect’in Alman parlamentosunda Almanya'nın Türkiye ve Suriye'ye terörist ve silah sevki gündeme getirilmedi.
Sahra W. Türkiye ve Ortadoğu terörüyle ilgili yaptığı analizde, ‘Terör örgütleri kurarak, silahlandırarak, petrol, doğalgaz ve enerji bölgelerini destabilize ederek, KENDİ KURMUŞ OLDUKLARI terör örgütlerine karşı 'sözde' savaşan, milyonlarca sivil insanın ölümüne ve mülteci konumuna düşmesine sebep olan Nato ve batılı ülkelerin, öncelikle kendi ruh sağlıklarını gözden geçirmeleri gerekir’ dedi.
Sahra W.’nin de söylediği gibi; ABD ve AB ülkeleri terör örgütleri aracılığıyla bölgeyi bölüp, parçalayıp yönetiyor, kaynaklarını sömürüyor. Terör taşıyla iki değil, kuş sürüsünü öldürüyor. ABD ve özellikle AB üyesi devletler kendi ülkelerindeki gerek etnik yapılanan PKK v.b. gibi gerekse IŞİD ve El Kaide gibi şiddet yanlısı (radikal) dini yapıların Türkiye’ girişine kolaylık sağlıyor ve böylece bu unsurları ülke dışına çıkarıyor. Uygulama Balkanlar’da sürüyor. Özellikle Avrupa’da günden güne sayıları artan ve tehlikeli hale gelen bu gruplar Türkiye ve Türkiye üzerinden Ortadoğu’ya gönderiliyor. Orada savaştırılarak kırdırılıyor ve geri dönüşleri engelleniyor.. Arınç’ın deyimiyle ‘bağırsak temizleniyor’.
Durum Rusya’nın da iştahını kabarttı. Rusya, büyük tehlike olarak gördüğü başta Çeçenler olmak üzere tüm Kafkas halklarından oluşan birlikleri Rus topraklarında değil; toplu olarak Suriye topraklarında imha etme imkanı buldu. Çıkarları ortak olunca Rusya ile Ukrayna’da savaşın eşiğine gelen ABD radikal dinci grupların yok edilmesi konusunda aynı tarafta yer aldı. ABD, AB ve Rusya kendileri için tehdit görmedikleri PKK ve türevlerine silah yardımı yaparken, tehdit gördükleri IŞİD’e karşı ortak savaş ilan ettiler.
İslam hava ve su gibi hayat verir. Ancak, hayat veren havanın kasırgaya, hayat veren suyun sele dönüşerek hiçbir engel tanımadan hayatları söndürdüğü gibi dinin radikalleşmesinin meydana getireceği enerji ve sinerjiyi ABD bugüne kadar tam hesap edemedi. Afganistan’da El Kaide ile Ortadoğu’da IŞİD’le yanıldı. Kontrolleri altındayken destekledikleri örgütlere kontrolü kaybedince savaş açtılar.
Bir örgüt mensubu için bin sivili feda etmekten çekinmiyorlar. Böylece yüz binlerin ölümüne, milyonların memleketlerini terk etmesine sebep oluyorlar.
Terörle mücadele politikası samimiyetsiz batı tarafından yönlendirilen Türkiye’nin kusuru yok mu, elbet de var. Sınırı açık olanın sınırından, kapısı açık olanın kapısından geçilir, düğmesi açık olanın düğmesine basılır. Semer yapılırken eşeğin fikri değil; ölçüsü alınır.
Meclisinde kendi ülkesi için değil; yabancıların isteği doğrultusunda yasalar çıkarılır. Yeniden seçim malzemesi yapılan AB üyeliğinden elimizde kalan: İdamın, evli veya bekar kişilerin ilişkilerinde yasak getiren ‘Zina’nın, domuz etiyle ilgili yasağın kaldırılması, PKK’nın talepleri doğrultusunda Türkiye’nin önce büyük şehirlere, sonra da otonom, özerk eyaletlere dönüştürülmesi olmuştur. Hayat standartları, eğitim politikaları, adalet ve hukuk alanında hiçbir ilerleme olmadığı gibi mevcutlar da yok olmuştur.