MHP eski MHP değil de Ülkücüler eski Ülkücü mü? MHP’nin sorunu yönetim değişikliği mi? MHP’de kişilerin değişmesi, yüce ideallerin gerçekleşmesini ne kadar sağlar? Bir Alman öğrenci, MHP milletvekiline ‘Bu kadar iyi şeyler savunuyorsunuz da neden oy alamıyorsunuz? soruyor; milletvekili tatmin edici cevap veremiyor.
Büyük Hun Hakanı Mete Han, ‘Benim milletim; Türk milleti dara ve zora düşmedikçe, rehavete düşer bir araya gelmez’ diyor. Yani yollar daralmadıkça, safları sıklaştırmaz. Yol daralınca saflar kendiliğinden sıklaşır, birlik ve beraberlik tesis edilir. En iyi aranır bulunur. İşler zorunlu olarak ehline verilir. Çünkü en iyiden başka seçenek yoktur. Ehliyetliler arka koltuklarda otururken, ehliyetsizler direksiyona geçerse kaza kaçınılmaz olur. Kaliteli araçlar garajda atıl bekletilirken, külüstür araçla yapılan yarış kaybedilir.
Ülkücü görünenler Ülkücü, Atatürkçü görünenler gerçekten Atatürkçü olsaydı, Müslüman görünenler de gerçek Müslüman olurdu. Kişiden ve düşünceden geçinmeye ve de her türlü istismara engel olunurdu.
Ülkücü geçinenler, Ülkücülükten geçinenler, Ülkücülerden geçinenler Ülkücülerin yerini alıp, onlar adına konuşunca hareket fikir erozyonuna uğradı.
Can bağıyla bağlı kader birliği ve yüksek idealler yerine kişisel çıkarlar, ihtiraslar, egolar belirleyici oldu. Kader birliği bir tarafa; küçük grupların sosyal bağları dışında hiçbir bağ kalmadı. Başkalarına gösterilen hoşgörü artık birbirlerine gösterilmedi. Küçük hatalar büyüteç altına alındı ve büyütüldü, olmayan hatalar varmış gibi gösterildi, başarılar gölgelendi; herkes her alanda birbirinin rakibi oldu. Var olabilmenin teminatı çokluk artık azlığa dönüştü. ‘Az olsun benim olsun, benden olsun, bizden olsun (grup)’ denildi. Liyakat kenara itildi, davaya değil, kişiye sadakat en aranılan özellik oldu. Durum böyle olunca partinin başarısı rakip kişilerin veya zümrelerin başarısı olarak görüleceği veya algılanacağı için büyük bir çoğunluk çalışma yerine çalışıyormuş gibi yaptı. Artık insanlar olduğu gibi görünmemeye başladı. Partinin başarısızlığından içten içe memnun olanlar, üzülmüş gibi yapabiliyor. Uzun lafın kısası yapısal değişimden daha çok zihniyet değişimine ihtiyaç var.
Büyük kumaşın büyütülmesi gerekirken, kumaş küçültüldü. Küçük kumaştan büyük elbise çıkmaz, küçük kumaşın küçük parçalarından hiç çıkmaz. Büyük elbise giymek isteyenler kumaşı büyütmek zorundadır. Ülkücülerin temel sorunu kendileridir. Bir fikrin bedeli can değil; daha üstün fikirdir. Fikri savunanlar ölür, ama ‘fikirler, yeniden doğar ölümlerde, bir ölür; bin dirilir.’ Bir fikir ancak daha üstün fikir karşısında ölür. Çör çöpün buğdayın yeşermesinde gübre vazifesi gördüğü gibi; diğer fikirler üstün fikrin, büyüyüp, yeşermesini sağlar. Hak gelirse batıl zail olur; gelmezse hüküm sürer.
Bir fikre karşı yapılabilecek en büyük kötülük ve haksızlık, onun kötü versiyonları tarafından temsil edilmesidir. Bir işin doğrusunu bilirken, yanlış yapılmasını ses çıkamadan seyretmek zorunda kalmak en büyük işkencedir. (İngiliz özlü sözü).