Her şeyin; eğitimin, siyasetin, ticaretin ana sermayesi zamandır. Zaman yoksa hiçbir şey yoktur. Gelecek de bir gün gelecektir. Zaman sizin hazırlanmazı beklemez, hazırlansanız da hazırlanmasanız da gelir. her yerde dakika altmış saniye, saat 60 dakikadır, ama zaman kişiden kişiye, durumdan duruma farklı hızla geçer. kızgın saç üstünde saniyeler saat uzun sürerken, sevgilinin yanında saatler dakika kadar hızlı geçer.
Seçime 15 gün kaldı. Rahmetli Süleyman Demirel'in 'Siyasette bir gün uzun süredir' dediği gibi 15 güne çalışılınca çok şey sığar. 'Bir şey değişir; her şey değişir. Her gün dünya, yeniden kurulur' sözlerinde olduğu gibi 15 güne çok şey sığdırmak mümkün.
Toplumsal hafızanın 19-21 günde yenilendiği göz önünde bulundurursa; son çalışmalarla birçok şeyin değişmesinin mümkün olduğu görülür. mahkemelerde karar son iradeye göre verilebilir. Sanık, tanık veya mağdur birçok ifade değiştirebilir. Ama hakim son kararını konuşmacının son kararına göre verir.
Seçmenin kararı, söylediklerine göre değil; Sandığa attığı oyla belirlenir. 'Evet' mührünü vurmayan seçmen henüz kararsızdır ve kararı değiştirilebilir. Bu açıdan seçmenin kararına doğrudan etki edecek yönlendirmeler veya bilgilendirmeler her zamankinden daha önemlidir. Çünkü tercih nihai; son tercihtir. Atılan ok, sıkılan merminin geri dönüşü olmadığı gibi son karar değiştirilmez ve sandıktan çıkar. Gerekeni yapmayanlar 'keşke' diyerek, zamanı geri getiremeyecektir.
İnsanlar tuhaflaştı
Uluslar arası anlaşmazlıklarda bile Rusya, Almanya, İsrail, Suriye v.b. gibi yabancı ülkelere hak veriliyor, ama hükümet desteklenmiyor. Tek tek veya gruplar halinde 50 bin kişinin katledilmesi az görünüyor; bir defada 100 kişinin öldürülmesi çok görünüyor. IŞİD'e karşı 'acil savaş' diyenler, PKK terörüne karşı 'acil barış' istiyor.
Mardinli Profesör Nobel Ödülü alıyor. Olay çok farklı değerlendiriliyor. Profesörün başarısıyla gurur duyanların yanında, profesörün Kürt olduğu için memleketinden edildiğini paylaşanlar da oldu. Profesör memleketinden edilmediğini, Türk olduğunu, Türk olduğuyla da gurur duyduğunu hatta 80 öncesi Türkiye’den ayrıldığı zaman Türkiye’de Türk/Kürt ayrımının yapılmadığını, bu yapay ayrılıkların sonradan çıktığını, kendisinin o zaman da bugün de Ülkücü olduğunu söylüyor.
Milli maça bile sevinemeyen çok. Fatih Terim pirim yaptı. Yenilseydik de Fatih Terim’i eleştirseydik diyen bile çok. Artık acılarımız da mutluluklarımız da ortak değil. Ortak hiçbir değer kalmadı. Değerlerin içi boşaltıldı; isteyen istediği gibi değer yükleyebiliyor. Herkes her şeyi söyleme hakkını kendinde görüyor. Aynı kişiye dinleyen iki kişiden biri 'berbat' derken diğeri 'harika' diyebiliyor. Artık dilde de dinde de birlik sağlanamaz durumda.Birleşmiş Milletler (BM)' den daha çok farklılık var Türkiye'de. Böyle bir ortamda medyada karatma da uygulanınca, at izi, it izine kırışıyor. Korsanlar deniz fenerini iç kısma çeker; gece fenere göre kıyıya yaklaşan kaptanlar kayalara çarpar ve korsanlar gemiyi soyar. Fener yerine konmadığı sürece ne kadar kaptan değişirse değişsin kaza kaçınılmazdır. Bir Kasım'da şaşırmamak için fener yerine konularak aydınlatma doğru yapılmalıdır.
Karartma uygulanan bir yer her zaman sürprizlere açıktır.