Samsun’da sigara ve şeker fabrikaları, yaprak tütün işletmeleri, kapatıldı, Azot (Gübre) ve bakır fabrikaları, yem sanayi özelleştirildi. Artık istihdam yaratmadıkları gibi; şeker pancarı ve tütün ekimi de yapılmıyor. Günde üç vardiya çalışan kadınların ekonomik bağımsızlıkları vardı. Kadınlar ekonomik bağımsızlıklarıyla birlikte saygınlıklarını da kaybetti. Tarlada çalışan da fabrikada çalışan da işini kaybetti.
Samsunlular elektrik faturası ödemiyormuş gibi; başta Hasan Uğurlu ve Altınkaya barajları Samsun’un varlığı olarak görüldü. Bankada parası olduğunun bilinmesini istemeyen komşu illerin mudilerinin Samsun’da bankaya yatırdıkları paralar Samsunlunun sayıldı. Samsun teşvik kapsamı dışında tutuldu ve yatırımcı gelmedi..
Yapılması gereken ilk iş; Samsun’un hakkı olan teşvik kapsamına girmesini sağlamaktır.
İstihdam yaratan tesisler gitti, yerine para harcama yerleri AVM’ler geldi, her üç kişiden biri işsiz ve icralık oldu. Vatandaşın sorunları hep başka bahara başka seçime ertelendi; dertler kartopunun yuvarlanarak çığa dönüşmesi gibi büyüdü, vatandaşı ezdi.
İyi eğitim almış, genç nüfus Samsun’da iş bulamadığı için ya başka illere ya da fırsat bulan yurt dışına gitmenin yollarını arıyor. Genç, eğitimli beyin göçü veriyor, yerlerine kim oldukları bilinmeyen Arap sığınmacılar veya parayla vatandaşlık alanlar geliyor..
Kayıtlı, kayıtsız Arap sığınmacılar ve konut alarak TC Vatandaşlığı alanlar konut talebini de artırdı. Artık Samsunlular konuta ulaşamaz oldu. Birkaç yıl evvel sorun sıralamasında ilk 100’e girmeyen konut sorunu yanlış uygulamalar yüzünden toplum barışını tehdit edecek seviye yükseldi.
Yüz yüze eğitim yapılmadığı yıllar öğrencilerin ev ihtiyacı yoktu, yüz yüze eğitim başlayınca birden bire konut ihtiyacı da arttı. Yüksek öğrenimini Samsun’da yapmak isteyen birçok öğrenci barınacak yer bulamadığı için kayıt dondurmak zorunda kaldı.
Kıyı kenar çizgisi içerisinde özel sektöre ait hiçbir yapı, işletme bulunmaması gerekirken devasa oteller yapıldı, Samsun BB kıyı kenar çizgisi içindeki işletmeleri özel sektöre kiraladı, halka ait sahiller, plajlar paralı hale getirildi. Sahildeki yanlış yapılaşma kıyı erozyonuna neden oldu.
Devletin elindeki tüm yeşil alanlar satıldı, mezarlıklar dışında yeşil alan kalmadı. İlkadım gaz, Tekkeköy toz kirliliğinde ilk sıraya yükseldi.. Çatıya da sokağa da yağan yağmur yeşil alan yokluğundan cadde ve sokaklarda birikiyor, şehir Venedik’e dönüşüyor.
Şehir eğimli olduğu için, yağan yağmur kendiliğinden denize ulaşabilecekken, yetersiz altyapı yüzünden önü kesiliyor; bereket olan yağmur felakete dönüşüyor. Yağmura göre altyapı yapmayan sorumlular, yaptıkları alt yapıya göre yağmayan yağmuru suçluyor. 14 kişinin hayatını kaybettiği su baskınlardan sonra suçlu yağmur gösteriliyor.
Trafik başlı başına bir sorun; günün belirli saatlerinde bir yerden bir yere gitmek çile, kaldırım işgali adeta serbest; bebek veya engelli aracını bırakın vatandaş bile kaldırımda yürüyemiyor. Birçok sokak değil, caddeye bile araç giremiyor.
Can kaybı olmasa da zamanında müdahale edilemediği için her yangında mal kaybı artıyor. Trafikte sıkışan ambulanslar yüzünden insanlar vakti erişmeden ölüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm uyarılarına rağmen, Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ)’ nde parası olmayan sağlık hizmeti alamıyor. OMÜ özel hastanelerde alınmayan ücreti alıyor, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yeterince para gönderdiği halde yetinmiyor, fazladan para alıyor. Kanser veya acil hasta ayrımı yapılmıyor, parası olmayana sağlık hizmetleri kapatılıyor.
Dert bir değil bin; saymakla bitmez; Samsun yıldız mı güneş mi artık siz karar verin!